Sıfır mesafe
Gazze’de aylardır yaşanan günler gibi bir gün yaşanıyordu. İşgalcilerin tankları, piyadeleri, silahlı insansız araçları, uçakları, helikopterleri saldırıyor; mücahitler kısıtlı imkânlarla direnmeye devam ediyordu. Direnişe diş geçiremeyen İsrail, hıncını kadınlardan ve çocuklardan çıkarıyordu. Şehirlerin büyük kısmı yerle bir olmuştu. Kalan binalar kontrol ediliyor ve patlatılarak yıkılıyordu. İşgalci İsrail’in saldırıları sürdüğü gibi Gazze direnişi de kesintisiz pusularla Siyonistlerin canını almaya devam ediyordu. Çatışmaların en yoğun olduğu Refah’ın Tel el Sultan bölgesinde hareketlilik vardı. Aksa Tufanı sonrası başlayan Gazze soykırımının en önemli gününün bugün olduğunun kimse farkında değildi.
İşgalci subay askerlerine binayı patlatma emri vermişti. Bombanın patlamasından sonra dört mücahidin çıktığı görüldü. Başka bir binadan gelen mücahitle birlikte 5 kişi olan direniş grubu bomba atmaya, ateş açmaya başladılar. İşgalci zıhlıları dört bir yandan ateş açıyordu. Dört savaşçı orada şehit düştü. İşgalcilerin üzerine el bombası atan mücahidin hemen yakındaki binaya girdiği fark edildi. O bina tankla hedef alındı. Yalnız kalan mücahit, üst kata çıktı. Sağ kolundan yara almıştı. Orada bulduğu bir telle turnike yaptı kendine. Soğukkanlıydı. Yüzü kefiye ile kapalıydı. Bir grup piyade binaya yaklaşmak isteyince, mücahit onlara doğru iki el bombası attı. Askerler, geri çekilmek zorunda kaldı. İşgalciler binaya tespit yapması için insansız hava aracı gönderdiler. Mücahidin mecali kalmamıştı ama teslim olmaya da asla niyeti yoktu. Tüfekle ateş edecek, el bombası kullanacak durumda değildi. Toz içindeki koltuğa oturdu. Sol eliyle ona doğru yaklaşan İHA’ya taş attı. Sonra bulduğu bir odun parçasını da ona doğru fırlattı. O an keskin........
© Milat
visit website