menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sayın Cumhurbaşkanı'ndan "felâket"…

126 7
23.05.2024

İyi ki Sayın Cumhurbaşkanı “nasıl bir felâkete sürüklendiğimizi” söyledi.

O söylemeseydi, medyanın büyük kısmının, memleketin istiklâl ve istikbalinin ne kadar yakın bir tehdit altında olduğunu göreceği yoktu.

İyi ki Sayın Cumhurbaşkanı “Tehlikenin farkında mısınız?” mesajını verdi.

Şimdi…

Sayın Cumhurbaşkanı’nın sırtından kariyer yapan, her durumda “Aman, terse düşmeyelim, koltuktan, bu imkânlardan mahrum olmayalım” diyen “bir kısım kanaat önderimsileri” konuya rahatlıkla girebilir.

Biz de, bu “felâkete gidiş” tablosuna seyirci kalmayan bir avuç “gazeteci” olarak, derin yalnızlığımızdan kurtuluruz belki.

Sayın Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın ardından “felâketi” haber verdi, izleyenler izlemiştir.

Duyan duymuştur.

Zirveye çıkan cümleleri şöyle not almışım:

-TÜİK’in 2023 yılı doğum istatistikleri endişe vericidir. Nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altındayız. Bu, açık söylüyorum Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir, bir felâkettir. Mevcut durum ülkemiz için tolere edilebilir olmaktan çıkmıştır.”

-Çocuk sahibi olmak aileler için sürekli ertelenen bir durum haline geliyor. Evlilikler ve doğurganlık hızı azalıyor, tek ebeveynli ya da parçalanmış ailelerin sayısı günden güne çoğalıyor.

“Varoluşsal tehdit, felâket!”

Yani…

Böyle giderse…

Memleket evlâdı, “çocuk yapmaktan” kaçınmaya devam ederse…

Günün birinde memleket elden gidebilir!..

Sayın Cumhurbaşkanı’nın işaret ettiği

“Var oluşsal tehdit” bu demek!..

Var oluşun zıddı, yok oluş!..

İstiklâl ve istikbal meselesi.

Bu kadar ciddi.

Karşımızdaki tehlikeye ve felâket tablosuna dikkat çeken de, bu memleketin Başkomutanı.

Şimdi..

“Bir kısım” ya da “bu kısım” medya bu konulara girebilir.

Aile meselesiyle ilgilenebilir!..

Sayın Cumhurbaşkanı ile ters düşme durumu yok yani…

Durum bu kadar sıkıntılı iken, “var oluşsal” bir sorun var iken…

Örtülü-örtüsüz feministlerin tepkilerinden “hâlâ” çekinmek de olmaz.

Onlara uya uya bu hâle geldik zaten!

Şu mevzuata bak, şu kanunlara bak…

Adeta “Sakın evlenmeyin!” diyen..

Evlendiyseniz de…

Bir an evvel boşanın!..

Kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’ni başımıza kimler sarmıştı acaba?

Kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’ni fiilen ayakta tutan 6284’ten murat neydi?

Birçok genci “evlilikten uzak tutan” süresiz nafaka uygulamasına niçin hâlâ son verilmiyor?

Niçin, hem kadının hem erkeğin hukukunu gözeten, Anadolu’muza uygun, inancımıza uygun bir düzenleme yapılmıyor?

Defalarca söz verilmesine rağmen, bu iş niçin uzuyor?

Vah efendim, olanlar oldu…

Anadolu doğurmaz oldu!..

Öyle bir “psikolojik şiddet” alanımız var ki…

Eşine, “Yemeklere lezzet veremiyorsun bir türlü!” desen........

© Milat


Get it on Google Play