"Varoluşsal Felâket"in…
Birçok sağduyulu hukukçumuzun “Anadolu Ailesi’nin dibine dinamit” olarak nitelendirdiği İstanbul Sözleşmesi ile 6284’ü hayatımıza sokanların maksatları neydi?
Sayın Erdoğan’ın, zararlarını gördüğü için kaldırıp attığı İstanbul Sözleşmesi..
Bugün İstanbul Sözleşmesi yok ama “Kadını korumak” bir yana, kadına yönelik şiddeti arttırmaktan ve ailelerin parçalanmasını hızlandırmaktan başka bir işe yaramayan 6284 dimdik ayakta!..
ANAP/Papatyalar döneminden kalan “Süresiz Nafaka” uygulaması da, “büyük bir haksızlık, adaletsizlik dahası saçmalık” olduğu en yetkili ağızlar tarafından defalarca ifade edilmiş olmasına rağmen öylece duruyor.
Avukat Cengiz Hortoğlu, “süresiz nafaka” uygulaması mağdurlarından hapse girenlerin olduğunu hatırlatınca…
Habertürk’ün diğer misafiri Avukat Hanım ne dedi?
“Girdikleri kapalı cezaevi değil ki, açık cezaevi!”
A, iyi öyleyse!..
Biz de kapalı sanmıştık…
Neyse, ödeme imkânı kalmayanlar biraz yatsınlar orada, sayılı gün çabuk geçer!..
Sayın Erdoğan şimdilerde, haklı olarak “doğurganlık oranı”nın dibe çakılmasından şikâyet ediyor sık sık.
Memleket evlâtlarını bu konuda son derece “dikkatli olmaya ve gereğini yerine getirmeye” davet ediyor.
“En az üç çocuk çağrısı”nın ne kadar yerinde olduğunun ortaya çıktığını söylüyor…
Bunlar tamam da…
Bugüne kadar, Anadolu Ailesi’ni iç ve dış tehditlerden korumak ve nüfus artışını teşvik etmek için hangi adımlar atıldı?
İş nasıl oldu da, Sayın Cumhurbaşkanı’na “varoluşsal felâket” dedirtecek kadar “vahim” bir noktaya geldi?
Devlet’in derde deva “plânlaması” yok mu?
Nüfus “plânlaması” diye diye,........
© Milat
visit website