Şeriattan Korkanlar, Hangi Kanunla Yaşıyor? |
Kanuna ve kurala uyarak ücretini ödeyip bindiğim vapur; suyun kaldırma kuvveti ve hareket yasalarına göre ilerlerken, ben de camdan dışarıyı izliyordum. Ruh, kalp ve beyin; kendilerine konulmuş kanunlarla çalışıyor, göz ise o kanunlara itaat ederek görüyordu. Aynı anda başka bir nizam da düşünmeme eşlik ediyordu.
Bazı yolcuların elinde telefon, kulaklarında kulaklık vardı; kimi müzik dinliyor, kimi film izliyordu. Bütün bunlar da ancak telefona uygun yazılım ve kurallarla mümkündü. Kanunsuz, kuralsız hiçbir şey mümkün değildir. Güzel bir tostun bile bir kuralı vardır: Yakmadan hazırlamak.
Karşıyaka vapurundan inerken arkamda yürüyen iki genç kızdan biri, diğerine hararetle bir şeyler anlatıyordu. Ben Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne doğru yürürken onlar da peşimden geliyordu. Denizin dalgalarından sıyrılmıştım ama düşüncelerimin dalgasından henüz kurtulamamıştım.
Bir anda kulaklarım keskinleşti. O genç kızlardan biri, diğerine işitilir bir sesle şöyle dedi:
“Kızım, bilmiyorsun… Şeriat gelecek.”
Gayri ihtiyari geri döndüm. Dövmelerle süslü, çağdaş görünümlü, vücudunun büyük kısmı açık bir genç kadındı. Kadını istismar eden bazı modacıların kulakları çınlasın: Kumaşı azaltarak zarafeti nasıl da yok ettiler!
Yürümeye devam ederken cümleyi bir kez daha tekrarladı:
“Şeriat........