menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Peygamberler Şehri”ne seyrüsefer

10 1
23.12.2025


Dostlarla buluşup, hasbihâl etmek, heybemizde biriken güzellikleri paylaşmak için “Peygamberler Şehri” Şanlıurfa’dayız. Nuh Tufanı’ndan önce İdris Peygamber (a.s.) tarafından kurulan Arach’da, Erech’da, Orhay’da, Edessa’da, Ruha’da, Urfa’da velhâsılıkelâm bizim Şanlıurfa’da...

Rivayet odur ki, Nuh Tufanı’nyla bütün dünya ile birlikte Urfa da yerle yeksân olmuş. Tufandan sonra Bâbil’de hüküm süren Nemrud tarafından yeniden inşa edilen kadîm şehir önce Arach sonraları ise Erech, Orhay, Edessa, Ruha ve Urfa isimleriyle anılmaya başlamış.

Şanlıurfa’nın kadîm tarihini incelediğimizde, bir kez daha dünyanın imtihan yeri olduğunu; hangi büyük orduya, hangi şaşalı saltanata, hangi güce sahip olunursa olunsun her şeyin devamlı suretle el değiştirdiğine tanıklık ediyoruz. “Şairler Sultanı” Bâkî’nin, “Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş...” dizelerinin derinliğinde kaybolup gidiyoruz. Tarih boyunca nicelerinin soluklanıp hayat sürdüğü, elde etmek için mücadele verdiği Şanlıurfa’dan kimler gelmiş kimler geçmiş, hangi uygarlık ve medeniyetler iz bırakmış bir bakıverelim...

Arami-Süryaniler (Aramiler, Süryani ismini Mezopotamya halkları içinde ilk olarak Hristiyanlığı kabullerinden sonra kendilerini putperest ırkdaşlarından ayırmak için kullanmışlar) tarafından Orhay olarak anılan şehir, daha sonra burada hüküm süren Helenler tarafından içinden akan Karakoyun (Daysan) Deresi ve kaynayan pınarlardan dolayı “suyu bol” anlamına gelen Edessa; yine “suyu güzel çeşme” anlamına gelen Kaliruha; 7’nci asırda Müslüman Araplar tarafından fethedilmesinden sonra Ruha; Osmanlı döneminde Urfa; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte ise Şanlıurfa (11 Nisan 1920 öncesi halkının işgale karşı verdiği şanlı direnişten dolayı Urfa’ya, 1984 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce “Şanlı” unvanı verildi) ismiyle anılagelmiş.

Tarih boyunca insanlığı bağrında besleyerek şanına şan katan Şanlıurfa’nın en kadîm özelliği “Peygamberler Şehri” olmasıyla öne çıkıyor. Allah’ın elçilerine yurt olan kadîm şehir insanlık tarihinde öyle olaylara, öyle kıssalara, öyle efsanelere, öyle hikâyelere tanıklık etmiş ki nesilden nesile anlatılageliyor...

İLKLERİN YAŞANDIĞI KADÎM BELDE

Rivayet odur ki, bir dönem bu bölgede yaşayan Hz. Âdem (a.s.) ilk buğday tohumunu Harran Ovası’na ekmiş. Nuh Tufanı’ndan sonra kurulan ilk şehirlerden birisi olan kadîm belde, semavî dinlerin ortak atası Hz. İbrahim’in (a.s.) doğumuna şahitlik etmekle kalmayıp, dünya durdukça unutulmayacak Kral Nemrud’un Hz. İbrahim’i (a.s.) ateşe atma vakasının vukû bulduğu insanlık tarihinin en önemli olaylarından birisine sahne olmuş.

Şöyle ki, Hz. İbrahim’in, putperest Nemrud ve kavminin kendilerine rab edindiği tanrıları için, “Allah’ı bırakıp da size ne fayda, ne de zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz?..” demesi üzerine, taassupları sebebiyle bu eleştiriye tahammül edemeyen putperestler Hz. İbrahim’i yakmaya karar verirler. Hz. İbrahim’i yakmak için devasa bir ateş yakıp onu mancınıkla ateşe fırlatırlar. Ancak Allah’ın (c.c.), “Biz de dedik ki, ‘Ey Ateş! İbrahim’e serin ve selâmet ol!’” (Enbiyâ, 69) emri üzerine bir mûcize olarak ateş Halîlullah’ı yakmaz.

Sabır, tevekkül, teslimiyet, fedakârlık ve daha nice ulvî meziyetlere sahip olan Hz. İbrahim’i âdeta gül bahçesine dönen ateşin ortasında, “Hasbünallahü ve ni’mel vekîl(Allah bize yeter, O ne güzel vekildir) teslimiyet duasıyla Rabbine secde eder hâlde gören putperestler büyük bir şaşkınlık yaşayarak kahrolur.

Nemrud’un kızı Zeliha, Hz. İbrahim ateşe atılacağı vakit Hz. İbrahim’in dinine iman ettiğini söyleyince, o da babası tarafından ateşe atılır. Zeliha yanarak can verdikten bir süre sonra düştüğü yerde oluşan göle Aynzeliha (Zeliha Gölü veya Pınarı) adı verilir.

(Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı yer olarak bilinen Şanlıurfa şehir merkezinin güneybatısında, Urfa Kalesi’nin önünde yer alan Balıklıgöl (Ayn Zeliha ve Halil-ür Rahman Gölleri) asırlardır ziyaretçi akınına uğruyor.)

Hz. İshak (a.s.) babası Hz. İbrahim’in vasiyeti üzerine Harran’a gelip evlenir. Hz. Yakup (a.s.), kardeşi İys’in zulmünden kaçıp Harran’da çobanlık yapar. Gözlerini dünyaya burada açan oğul Hz. Yusuf (a.s.) ise henüz 2 yaşında iken ailesi ile birlikte “Kenan Diyarı”na göç eder.

(Urfa, Hz. İbrahim, Hz. Yakup ve Hz. Musa’nın yaşadığı yer olması vesilesiyle Siyonist Yahudiler tarafından “Nil’den Fırat’aArz-ı Mev’ud (Vadedilmiş Topraklar) hezeyanı ile üzerinde kirli hesaplar yapılan stratejik bir öneme sahip. Orta Doğu’da iç savaşlardan dolayı bölgenin değişen demografik yapısı bu anlamda üzerinde durulması gereken çok hassas bir konu. Siyonist Yahudiler için böyle bir öneme haiz olan Urfa, Hz. İsa’nın kutsamasından dolayı Hristiyan dünyası açısından da önem atfedilen bir şehir. Urfa’ya ait olan “Kutsal Mendil ve Kefen”(*) emanetleri her ne kadar İtalya Torino Müzesi’nde sergilense de semboller üzerinden yürütülen ve bir dönem “Dinler Arası Diyalog Sempozumu” adı altında bazı ifsad faaliyetleri için Şanlıurfa’nın seçilmesi tesadüf olmasa gerek.)

URFA, ÜÇ SEMAVÎ DİN İÇİN BÜYÜK ÖNEME SAHİP

Üç semavî din açısından büyük öneme sahip olan Urfa, Müslümanlar açısında da İbrahimî ve Eyyübî bir şehir. Hz. İbrahim’in soyundan olan Hz. Eyyüb (a.s.), Şam diyarından gelerek Eyyübnebi beldesine yerleşir, bu bölgede “sabrın sultanı” olur, vefatının akabinde de bu beldeye defnedilir. Hz. Eyyüb’ü görmeye gelen Hz. Elyasa (a.s.), onu göremeden burada vefat eder.

Şuayb Şehri (Şuayb Antik Kenti), Mısır’da bir Kıpti’yi öldürüp kaçan Hz. Musa’nın (a.s) sığınağı olur. Hz. Musa, Hz. Şuayb’ın (a.s.) yanında kalarak çobanlık yapar ve buradan Tur Dağı’na çıkar. Hz. İsa (a.s.) bu şehri kutsar ve havarilerinden Taday’ı göndererek Hristiyanlığın bu bölgede yayılmasını sağlar.

Urfa, kadîm tarihi boyunca ilkel, çok tanrılı, tek tanrılı dinlere ait inançların ve bu inançlarla meydana gelen kültürlerin asırlarca hayat bulup yoğrulduğu, kaynaştığı bir şehir olur. Birçok peygamberi bağrından çıkaran, birçok peygambere ev sahipliği yapan “Peygamberler Şehri” Urfa, bu zenginliğin tezahürü olarak nice enbiyâya, nice evliyaya, nice erene, nice gönül sultanına dergâhlık yapar. Uygarlık ve medeniyetlere ev sahipliği yaparak âdeta dünyanın çekim merkezi olur, tarihin akışına yön verir...

TARİH BOYUNCA HERKESİN SAHİP OLMAK İSTEDİĞİ YER

M.Ö. 1’inci bin yıldan başlayarak barındırdığı kadîm değerler, jeopolitik konum ve zenginlikler yüzünden istilalara, fetihlere ve işgallere sahne olan Urfa, sık sık el değiştirir...

Urfa; Makedonya Kralı Büyük İskender’den, I. Seleukos Nikator’a; Urfa’da........

© Milat