En çok kullanılan kelimeler iyilik, sevgi, eşitlik gibi herkesi etkileyen evrensel kavramlar olsa da her yeri kötülük ve sevgisizlik kuşatmış durumda. Kötülüğün de kabahati yok. Esas suçlu kötü insanlar. Sayılarının fazlalığı mı kötülüğün istilacı etkisi mi bilinmez tek bir kötüden dünyaya sayısız kötülük frekansı yayılıyor. Dahil olduğumuz her çevrede kıskançlar, iftiracılar, fırsatçılar amip gibi artıyor. İyiler ve iyiliğin gücü mü; sessiz ve etkisiz köşelerine çekilmiş duruyorlar.
Esasında zaman zaman kötülük ve kötüler üzerine tartışmalar yaptığımız oluyor. Esas soru; kötülük mü daha güçlü, yoksa iyilik mi sessiz? Toplumda kötülük ve iyilik arasındaki denge sıkça tartışılan bir meselelerden biri. “Kötü insanlar mı daha fazla, yoksa iyilik mi sessiz?” sorusu bu tartışmanın temelini oluşturuyor. Kötülük, çoğunlukla göz önünde olan, duyulan ve fark edilen bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Medyada, hikayelerde, günlük yaşamda kötülük; şiddet, adaletsizlik, bencillik gibi kavramlarla hemen dikkatimizi çekiyor. İyilik ise çoğu zaman sessizdir, sakin bir şekilde yaşanır ve kimi zaman gözden kaçar. Ancak bu, iyiliğin güçsüz olduğu anlamına mı gelir? Ya da iyilik, gerçekten bu kadar sessiz mi kalmalıdır?
Kötülük, dikkat çekme ve hızlı yayılma potansiyelini taşır. Kötü eylemler, insanın doğasında bulunan ilkel duyguları uyandırarak hızlı bir şekilde yayılabilir. İnsanlar kendilerini tehlike altında hissettiklerinde buna doğal bir ilgi gösterirler, bu da........