​DÜŞTÜK

Düştük… Düşmek acı verir…

Tabii ki düşmek var, düşmek var… Herkes düşebilir, düşmez kalkmaz bir Allah…

Zenginken yoksul düşebiliriz…

Sağlıklı iken elden ayaktan düşebiliriz… Amansız hastalıklarla yatağa düşmemiz her an mümkün… Hz. Eyüp (as) misali…

Özgürlüğün tadını çıkarmadan esir de düşebilir, dört duvar arasına hapse de düşebiliriz…

Ne olduğunu anlamadan saçlarımıza ak düştüğünü görüveririz…

Gençliğin baharında belirsizlikler içinde bunalıma düşenleri görürüz… Boşluğa düşenlerin başıboş gezindiklerini gözlemliyoruz…

Düşenlerin acısına duyarsız kalmak ne kadar acı verici bir durum değil mi?

Artık damdan düşenlerin halinden düşenler bile anlamıyor ya da ilgilenmiyor…

Belki de düşüşlerin en kötüsü gaflete düşmek… Atalete ve rehavete düşmek… Hevanın peşine düşmek…

Düşünmez miyiz? Peşine düştüğümüz dünya bizi ne hale düşürdü?

Çok aldatıcının tuzağına düştük... Nasıl bir tuzağa düştük ki bir türlü belimizi doğrultamıyoruz…

Kalplerimize vehen, vesvese, evham ve üretilmiş korkular düştü… Çünkü huşu ve haşyetten yoksun kalplerin........

© Milat