Ağustos ayı her zaman sıcaklığın, sevincin ve serinliğin zamanıdır. Ağustosta yaşadığım çelişkiler ruhumu derinden sarsmakta, yaşama enerjime yeni pınarlar akıtmaktadır. Ağustos ayı, yoğun sıcaklığı ve serinliği birarada yaşama çelişkisini tecrübe etme fırsatı vermektedir. Deniz kıyısında martılarla birlikte kanat çarparken, bütün ihtişamıyla uçsuz bucaksız göklerde özgürce yol alan leylekleri takip ederken gitmek veya kalmak arasında gidip gelen varlığımla mücadele ediyorum. Bütün sözlerin söylendiği zamanda bırakılmasını, bütün yaşananların kendi zamanlarının ve yerlerinin ötesine taşınmamasını düşünüyorum. Ağustos, bütün sözleri, düşünceleri, ilgileri ve ilişkileri kendi zamanlarında ve yerlerinde bırakarak, geçmişin köhne kaynaklarını ileriye taşıma aptallığına düşmeden hayatı köreltmemenin farkına varmamı sağlıyor. Ağustos, sonra gelecek olanın sonbahar olduğunu bile bile baharı ileriye taşıma aptallığına düşmemektir.
Ağustos, gelenin sonbahar olduğunu bilsek dahi, her şeyin daha bir gelişme çizgisinde ilerlediğinin habercisidir. Ağustos, aslında en iyisidir. En güzel gün, güneş ve gelişmek ağustosta gerçekleşir. En güneşli günleri ağustosta yaşamamıza rağmen, güneşin ışığının sönmeyeceğini, sıcak günlere alışmadan yolumuza devam etmemiz gerektiğini ağustosun tutku, umut ve aşk dolu günlerinden öğreniyoruz. Hayat, alışmamaktır. Aslında hiçbir inanca, alışkanlığa, ilişkiye, bilgiye, kalıba, işe, ilgiye ve faaliyete alışmamak lazımdır. Ağustos, vadettikleri bütün konfor, kurtuluş ve rahatlık sözlerine rağmen her şeye ve herkese veda etmeyi bilmektir.........