YÖK bu işe el atmalı!
Bir şeyin niceliğin artması o şeyin kontrolünü de zorlaştırır, disiplini de sağlamak güç olur. Ya iş akışına bırakılır; su akar yolunu bulur ya da çok ciddi disiplin ve kontrol mekanizmaları getirilir; kurallara uymayan, işi aksatan, düzeni bozan kişilere ciddi yaptırımlar uygulanır. Bu MEB için de, YÖK için de ve birçok kamu/özel sektörü için de böyle olmalı!
Gün be gün üniversitelerimizin sayısı artmakta; buralardan faydalanan öğrenci sayısı ve lisans mezunu kişi sayısının artması, topluma mal ve hizmet üreten kişi sayısının çoğalması anlamına gelir ki bu oldukça güzel bir şey; takdir edilmesi, tebrik edilmesi gereken bir durum. Ama madalyonun öteki yüzüne de bakmak gerekiyor. Üniversite sayımızın artması; akademisyenlerin, öğrencilerin, dersliklerin, spor tesislerinin ve hizmet binalarının artmasını beraberinde getiriyor ki yazımızın başında dediğimiz gibi sayının artması kontrolün sağlanmasını da zorlaştırmış oluyor.
Eğri oturup doğru konuşmak gerekir ise, günümüz akademisyenlerinin eskiden olduğu kadar bilimle ilgilendiğini söylemek oldukça zor. Birçoğunun ya siyasete atılmak ya da rektör olmak, YÖK ya da ÖSYM bünyesinde ki bir birimde üst düzey bir yönetici pozisyonuna girmek ya da bir STK’da yönetici olmak için uğraştığını görüyoruz. Hal böyle olunca bu akademisyenlerin öğrencilerinin bilime katkı sunması, derece elde etmesi, ülke veya dünya geneline akademik çalışmaları ile adlarını duyurmaları mümkün mü? Keza, hocalarının bu tür faaliyetlere katıldığını gören öğrenciler de hocalarının izinden gidip kampüs içerisinde vakit........
© Milat
visit website