Sosyal platformların dünyayı bir ÖRÜMCEK AĞI gibi sardığı aşikâr. Bunların “insanların kafasına format atmak, küresel ideolojiyi hâkim kılmak ve hepsinden öte, bir istihbarat enstrümanı olarak kullanıldığıysa” şüphesiz. O sebeple yalan paylaşımlarla algılarımızı kontrol eden, duygularımızı yanlış yönlere ittiren, milli ve manevi edinimlerimizi törpüleyenlerin, hep AYNI MERKEZLERDEN İLERLEDİĞİNİ söylemek mümkün. Nitekim 2016’da CIA’nın 3000, Çin’in ise 7000 kişiyi sosyal ağları tarayıp, analiz yapmaları için işe alması bunun en bariz ispatı sayılabilir. Elbette “Haberim yokmuş gibi çek” tipi paylaşımlarla, yürütülen propaganda faaliyetleri de cabası. Ancak bizlerin bu gerçeklikten habersiz, zamanımızın büyük bölümünü söz konusu platformlarda harcadığımız bir vakıa. Kaldı ki kimimiz iki beğeni alacağız diye, kimimizin de ticaret adına bu ağlara bağımlı hale geldiği muhakkak. Bunun bir sonucu olarak da ebeveyninden ahlak kurallarını öğrenen, arkadaşlarıyla sosyalleşen, kitaplarla kültürlenen bizler, sanal ortamda NE İDÜĞÜ BELİRSİZ YAYINLARLA GIDALANAN toplumlar olup çıkıverdik.
Bu bağlamda her şey, tamda birilerinin istediği yolda gidiyordu maalesef. Zira yeni bir dünya düzeni kurulurken, bizi BAĞIM HALE getirdikleri bu ağlara, en ufak bir kısıtlamada bile gelen tepki bizi........