Sihirbazlar, Firavun ve Mısır halkının önünde yere birkaç değnek ve ip atmışlardı. Onlar da kıvrılıp yılan gibi görünmeye başlamıştı. Ancak emr-i İlahî ile Musa aleyhisselam asâsını atınca, o, kocaman bir ejderha olup meydandaki bütün sihir aletlerini yuttu. Sihirbazlar, bu hâlin beşerî bir sanat ve mârifet değil, İlahî bir mucize olduğunu anladılar. Çünkü sihir olsaydı, atılan değnek ve ipler, sihir bozulduğunda yerinde kalırdı. Halbuki sihirbazların sihirleri bozulup iptal edildiği gibi, aynı zamanda değnek ve ipler de ortadan kaybolmuştu:
- Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti.
Bunları söyleyen sihirbazların reisi, daha sonra Musa aleyhisselamın hak peygamber olduğuna iman etti. Diğer sihirbaz arkadaşları da kendisine tabi olup iman ettiler.
(İşte bu mucizeyi gören) sihirbazlar, derhal secdeye kapandılar (ve):
- Âlemlerin Rabbine, Musâ ve Harun’un Rabbine iman ettik, dediler.
Firavun ise, (öfkeden gözü dönmüş bir hâlde):
- Ben size izin vermeden önce O’na inandınız öyle mi! Hakikat şu ki, O, size sihir öğreten büyüğünüzdür. Şimdi mutlaka elleriniz ile ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece, hangimizin azabının daha şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız, dedi. Sihirbazlar, Firavun’a şöyle karşılık verdi:
- Bize gelen apaçık mucizelere ve bizi Yaratana, seni tercih edemeyiz. Dolayısıyla sen, yapacağını........