İslâm'ın kısa bir tarifi-…

Allahü Teâlâ’nın son peygamberi Hazret-i Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem, peygamberliğinin Mekke-i mükerremede geçen 13 yılını, insanları imana davet etmekle geçirdi. Burada, herhangi bir yönetim kurulamadı. Ancak ikinci “Akabe Biatı”nda, Medine-i münevvereden gelen kabilelerle yapılan çok kıymetli görüşmeler, “İslâm Devleti”nin kurulmasına zemin hazırladı. Şöyle ki, Mekke’de müslümanlara yapılan baskı ve zulümler artınca, Ensar yurdu Medine-i münevvereye hicret başladı.

Allah Rasulü sallallahü aleyhi ve sellem, Medine-i münevverede devletleşmeye yönelik bir takım çalışmalar yaptı. Daha sonra bazı kabilelerle yaptığı istişareler müspet neticeler verince, yazılı bir anayasaya dayalı merkezî bir yönetim kurdu. Bu mübarek yapı, daha sonra “İslâm Devleti” diye anıldı. Böylece en dar ve en sıkıntılı zamanda Rasulullah aleyhisselama bağrını açan Medine-i münevvere şehri, “İslam Devleti”nin başkenti oldu.

O günkü Araplar, feodal kabile zihniyetine sahip oldukları için, bir arada hareket eden bir kavim değillerdi. Ancak aynı dil ve kültüre sahip oldukları halde sürekli birbiriyle savaşan bu kabileler, İslâm dini sayesinde beraber hareket eden bir toplum haline geldi.

İslam bayrağı altında altında birleşen Araplar, o günkü dünyanın iki süper gücü olan Sasanî ve Bizans İmparatorluklarına fetih seferleri başlattı. Bu iki büyük imparatorluk ise, neredeyse sürekli savaş halinde idiler. Bu imparatorluklar, uzun süren savaşların........

© Milat