Yüce İslâm, ne soyut inanç esaslarına indirgenebilecek bir din, ne de sadece vicdanlara gizlenen bir duygudan ibarettir. İslâm bir yönüyle iman ve akaid, bir yönüyle fıkıh ve hukuk, bir yönüyle ahlâk ve etik, bir yönüyle de tasavvuf ve maneviyattır. İslâm, aynı zamanda ferdî ve toplumsal hayatın maddî ve manevî tüm alanlarını kapsayan beşerî ve insanî değerler manzumesidir.
İslâm, Allah’a kulluk bilinç ve disiplinini kazandırdığı mümin birey ve toplumları hem dünyada hem de ahirette mutluluğa kavuşturacak hükümler ve kurallar koymuştur. İslâmî hükümler; muhtevaları açısından itikadî, fıkhî, ahlakî ve tasavvufî olmak üzere dört ilmî disiplin altında incelenir. İslâm, bu ilimlerin kapsadığı hükümlerle insanın yüksek ve saygın kişiliğine verilen değerin göstergesi olarak şu beş temel insanî değeri muhafaza etmeyi hedeflenmiştir:
1- Dinin korunması. Âdem aleyhisselamdan beri bütün bütün toplumlar, mutlaka birşeye inanmışlar ve bu inançları gereği bir din edinmişlerdir. Çünkü inanmak, insanın fıtratında bulunan bir husustur. İnsanlar, din duygusunu tatmin etmek mutlaka birşeye inanmışlardır. Hiç şüphe yok ki Allah celle celalüh; bütün insanoğlunu en son Peygambere gönderdiği âlem şümûl İslâm dinine davet etmiş ve bu dinin serbestçe öğrenilmesi ve yaşanması için her türlü önlemi almıştır.
2- Canın korunması. İslâm dini, temelde bütün insanların hayat hakkını........