Yazımızın geçen haftaki bölümünü şöyle bitirmiştik: (Musa aleyhisselam, emr-i İlahî gereğince yetmiş kişi ile beraber Tûr’a gitti. Fakat nankör kavim, Allahü Teâlâyı görmek isteme cür’etinde bulundu. Bunun üzerine orada şiddetli bir deprem oldu ve bayılıp düştüler.)
Bundan sonra Musa aleyhisselam, Allahü Teâlâya şöyle yalvardı:
- Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki bir takım beyinsizlerin yaptıkları yüzünden mi hepimizi helâk edeceksin? Bu iş, ancak Senin bir imtihanındır ki, onunla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola erdirirsin. Sen bizim dostumuz ve yardımcımızsın. Bizi bağışla ve bize merhamet et. Çünkü sen, bağışlayanların en hayırlısısın!
Allâh Teâlâ cevaben şöyle buyurdu:
- Azabım var, onu kimi dilersem onun başına dolarım. Rahmetim ise, her şeyi kuşatmıştır. Fakat rahmetimi özellikle bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize iman edenlere nasip edeceğim.
***
İsrailoğulları’ndan çok zengin bir adam ölü olarak bulunmuştu. İnsanlar, Musa aleyhisselama müracaat edip katilin bulunmasını ve kısas yapılmasını istediler. Musa aleyhisselam ise, katilin kim olduğu konusunda tereddütte kaldı ve bir sonuca varamadı. Bunun üzerine Allâhü Teâlâya duâ etti. Allâh Teâlâ da, bir inek kurban etmelerini emretti. Bunun üzerine........