İslâm dininin çok önemli özelliklerinden biri de hiç şüphe yok ki, “ahlak”tır. ‘Hulk’ kelimesinin çoğulu olan “ahlak”, insan ruhundaki ‘huy’ dediğimiz hâller ve melekelerdir. Edeb, tevazu ve cömertlik gibi hayırlı neticeler veren huylara güzel huylar manasında “ahlak-ı hasene,” denir. Terbiyesizlik, kibir ve cimrilik gibi şer sonuçlar veren huylara da kötü huylar manasında “ahlak-ı zemîme,” denir. İşte iyi kötü bütün bu huylardan ve neticelerinden bahseden; insanı bunların iyilerini yapmaya ve kötülerinden de sakınmaya sevk eden ilme “ahlak ilmi” denir.
“Ahlak ilmi”, yaradılış gayesine uygun olarak insanı; mükemmel hâle getirmeye yani “insan-ı kâmil” olmaya sevk eder ve çok kıymetlidir. Zira böyle yüce bir hedefe, ancak ahlak ilminin ilkelerine uyularak varılabilir. Sorumluluk bilincine sahip insanlar; ahlak ilminin emrettiği vazifeleri hakkıyla yerine getirdiklerinde; -kendilerine de başkalarına da faydalı olmanın yanısıra- son derece mutlu ve mesut olurlar. Bundan dolayı ahlak ilmin faydası herkes içindir.
“Ahlak ilmi”; dört temel İslamî ilimden biri olup, çok önemli ve çok faziletlidir. Öyle ki, bütün peygamberler aleyhimüsselam; kötü huyları toplumdan silmeye ve güzel ahlakı aşılamaya çalışmışlardır. Allahü Teâlâ, sevgili Peygamberimizi, güzel ahlakıyla övmektedir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Şüphesiz sen, pek yüksek bir ahlak üzeresin!” (Kalem 4) Efendimiz aleyhisselam da bir hadis-i........