İslâm dininin en önemli özelliklerinden biri de hiç şüphe yok ki, “adâlet” kavramıdır. Yüce İslâm dini; hiçbir insana, hiçbir topluma ve hiçbir sosyal gruba üstünlük tanımayan perensipleriyle bütün beşerî hukuk sistemlerinin gerçekleşmesini imkânsız gördüğü mutlak “adâlet”i gerçekleştirmeyi tek başına üstlenmiştir. İslâm; insan olma noktasında bütün insanları eşit sayıp, kimsenin kimseye üstünlüğünü asla kabul etmez. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:
“Ey insanlar! Biz, sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizi tanıyıp sâhip çıkmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Şunu unutmayın ki, Allah’ın indinde en üstün olanınız, takvada en ileri olanınızdır.” (Hucurat 13)
“O’nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de; gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olmasıdır. Elbette bunda, bilen ve anlayan kimseler için ibretler vardır.” (Rum 22)
Evet bu âyet-i kerimelere göre;bütün insanlar aynı asıldan ve aynı kaynaktan türemiştir. Yine bu âyet-i kerimeler, bütün insanların eşit olduğu hakikatini ortaya koymakta ve bütün insanlığın tek bir iradenin mahsulü ve tek bir zincirin halkaları olduklarını haykırmaktadır. Buna göre; kimse ikinci sınıf insan olmadığı gibi, kimsenin kimseye zulmetme hakkı ve yetkisi yoktur. Adalet önünde bir tarağın dişleri gibi eşit olan insanlar için tek üstünlük sebebi vardır ki; o da daima........