​İslâm'ın kısa bir tarifi-…

İslâm dünyası, tarihte uzun bir dönem ilim, irfan ve sanatta Batı’dan çok üstün durumda idi. Bu hakikate tarih de şâhittir. Teknolojinin hemen hemen bütün dallarında Batılıların bildiği en iyi eserler, İslâm topraklarında üretilmiştir. Orta Çağ’da bilim alanındaki en büyük başarılar, Müslümanlarca ortaya konmuştur. Bu çağda, telif edilen bilimsel eserlerin en özgün olanları, İslam âlimlerince kaleme alınmıştır. 11. yüzyıldan 13. Yüzyıla kadar Latinceye çevirileri yapılan bu kıymetli eserler, Avrupa’da eğitim devrimine yol açmış ve Batı’da üniversitelerin doğuşuna bilimsel olarak katkıda bulunmuştur.

İslâm medeniyetinin bilim ve sanat çerçevesinde ortaya koyduğu tarihî birikimin, yalnızca Müslüman dünya için değil, bütün insanlık adına evrensel bilimin gelişmesi için kalıcı sonuçlar doğurduğu, Doğulu ve Batılı tarafsız bilim adamlarınca kabul edilen bir gerçektir.

İslâm’ın yoğun bir şekilde yayıldığı ve İslâm devletlerinin yükselişte olduğu 8-15. yüzyıllarda İslâm topraklarında birçok bilim adamı yetişmiş, pek çok bilimsel faaliyet yapılmış ve İslâm dünyası bilim, teknoloji, kültür ve sanat gibi birçok sahada dünyanın diğer devletlerini ve bölgelerini geride bırakmıştır. Bu döneme “İslam’ın Altın Çağı” denmektedir.

Abbasîler’de, Halife Harûn Reşîd tarafından Bağdat’ta “Beyt’ül-hikme” yani hikmet ve bilgelik evi adı altında bir bilim merkezinin kurulması ile başlayan bu........

© Milat