Sol şeridin sahibi

Avrupa ve Amerika otoyollarında sürücüler şu sıralar yeni bir "bilinmeyenle" karşı karşıya. Direksiyon başında, saatte 120 kilometre hızla akarken gözünüze mavi bir tabela çarpıyor. Üzerinde bembeyaz, net bir "baklava dilimi" (elmas) sembolü.

Ne bir harf var ne de bir uyarı yazısı. Sadece o geometrik şekil.

Bu sembol, trafiği rahatlatmak ama daha da önemlisi karbon salınımını azaltmak için tasarlanan "özel şeritleri" işaret ediyor.

Dünya, çevre kirliliğiyle büyük bir savaşa tutuşmuş durumda. Bu hassasiyet Türkiye için de lafta kalmıyor. Hatırlayacaksınız; Sayın Emine Erdoğan’ın himayelerinde küresel bir markaya dönüşen ve BM Genel Sekreteri Guterres ile imzalanan "Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı", Türkiye'nin bu konudaki kararlılığının uluslararası tesciliydi. Sahanın gerçeği de ortada. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un titizlikle yürüttüğü süreç meyvelerini veriyor. Depozito Yönetim Sistemi gibi uygulamalar, Türkiye’nin çevre vizyonunun şakası olmadığının en somut kanıtı.

İşte otoyollardaki bu yeni "baklava dilimli" levhalar da, o atık bilincinin asfalttaki yansıması.

Tam bu noktada, o tabelaya bakan bir Türk’ün zihninde şimşekler çakacaktır. Çünkü o "baklava dilimi", bize hiç de yabancı değil. Aksine, yerli otomobilimizin alnındaki o mağrur imzanın ta kendisi.

Togg’un logosunu şöyle bir gözünüzün önüne getirin.

Dünyanın en prestijli tasarım ofislerinden Chermayeff & Geismar & Haviv (CGH) tarafından ilmek ilmek işlenen o meşhur amblemden bahsediyorum. İki okun kaynaşarak ortada bir değerli taş........

© Milat