Siz Dünyayı Affeder miydiniz?

Ketebe Yayınları, yazar Hamza Er’in yeni kitabı "Siz Dünyayı Affeder miydiniz?" - Rachel Corrie ile Esma Biltaci’nin Hikâyesini okurlarla buluşturdu. Eser, farklı coğrafyalarda yaşayan iki genç kızın, Amerikalı Rachel Corrie ve Mısırlı Esma Biltaci’nin tamamen gerçek ve bir o kadar da etkileyici yaşam öykülerinden yola çıkarak, dünyanın neresinde olursa olsun vicdanın aynı dili konuştuğunu hatırlatıyor.

Yazar Hamza Er’in yeni kitabı, iki genç kızın gerçek hikâyesi üzerinden insanlığın ortak vicdanına sarsıcı bir çağrıda bulunuyor. Siz Dünyayı Affeder miydiniz? Kitabının hikâyesini ve merak ettiklerimizi kitabın yazarı Hamza Er ile konuştuk.

"Siz Dünyayı Affeder miydiniz?" kitabı nasıl doğdu?

Rachel Corrie’nin hikâyesini yıllar önce duyduğumda üzerimde çok derin bir etki bırakmıştı. Binlerce kilometre ötelerden, dili, ırkı, kültürü farklı olan insanlara ses olabilmek için yapılan bu yolculuğun insanlık açısından ne derece kıymetli olduğunu düşünmeye başlamıştım. Bu eşsiz fedakârlığı, duyarlılığı anlayabilmek bizler için büyük bir fırsat, bir çıkış yoluydu aslında…

VİCDANIN İKİ YÜZÜ: RACHEL CORRİE İLE ESMA BİLTACİ

Sonra Esma Biltaci’nin hayatına rastladım. Annesi Sena hanımın dilinden Esma’yı saatlerce dinledim. Rachel ve Esma’nın hayatlarında kesişen bir şeyler gördüm. Aralarındaki benzerlik beni sarsmıştı.

Biri Batı’dan, diğeri Doğu’dan iki genç kız, benzer duyguları yüklenerek yaşamış, ortak bir derdin sonucunda hayattan kopartılmıştı. Adalet, merhamet, cesaret ve adanmışlık… Bu yüce insanlık değerlerini bir anlatıya dönüştürerek aktarmam gerektiğine inandım. Bir noktadan sonra artık yazmamak mümkün değildi. Çünkü yazmadığımız hikâyelerin bir gün düşmanlarımıza ait olacağını Filistinli yazar İbrahim Nasrallah’ın kaleminden okumuştum. Düşmanlarımızın tıpkı topraklarımız ve özgürlüğümüz gibi hikâyelerimizi de elimizden almasına izin vermemeliydik.

ONLARI BİRLEŞTİREN, SIZLAYAN VİCDANLARIYDI

Kitapta “vicdan” kavramını merkeze alıyorsunuz. Sizin için vicdan neyi temsil ediyor?

Vicdan, insanın en sessiz ama en güçlü sesi; iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etmemizi sağlayan içsel bir duygu. Onu dinlemeyi bıraktığımızda insanlıktan uzaklaşmaya başlıyoruz. Rachel ve Esma’nın farklı yerlerde yaşamalarına rağmen kulak verdikleri aynı iç ses işte bu vicdandı. Onları birleştiren, sızlayan vicdanlarıydı. İnsanlığın ortak dili olan vicdan, zamanı ve mekânı aşarak bu iki genci aynı sayfalarda buluşturmuş oldu. Vicdanın sınır, coğrafya tanımadığı gerçeği de bu kitabın en temel mesajı haline geldi.

BU KİTAP, SADECE BİR HİKÂYE DEĞİL; BİR TANIKLIK

Rachel ve Esma’yı anlatırken bir yazar gibi mi, yoksa bir tanık gibi mi davrandınız?

Bu narin ama öfkeli, sessiz ama isyankâr hayatları yazmaya başladıkça, önümde hiç beklemediğim kapılar açılmıştı. Yazarken kimi zaman gözlerim doldu, kimi zaman elim titredi. Bazı satırlarda durup dua ettim. Elimdeki sayfalar çoğaldıkça, kahramanların kitabın kendi hacmini kendilerinin belirlediğini gördüm. Bu eseri........

© Milat