Her şeye karşı olmak
Her teklifi, öneriyi ideolojik saplantılarla yorumlayıp, “karşıyız, istemeyiz” çıkışları ile taşlama hastalığından kurtulmak gerekiyor. Evet, bu bir hastalık ve acilen tedaviyi gerektiriyor.
Eğitimde, sağlıkta, ekonomide, sporda, şehirleşmede gündeme gelen bir projeye, daha projenin içeriğine bakmadan, derinlemesine analiz etmeden sırf karşıtlık takıntısıyla itirazlar sergilemek doğru bir yaklaşım olmasa gerek. Siyasi iktidara karşı konumlanmış olmak, ortaya sunulan her önerinin sırt çevrilerek reddedilmesine sebep olmamalı. Makul olana ulaşmak için, iletişime, diyaloğa olan ihtiyaç özellikle böylesi durumlarda daha bir önem arz ediyor.
Sivassporlu futbolcuların, “Doğal olan normal doğum” yazılı pankartla sahaya çıkmaları üzerine, yine belli bir kesim tarafından yürütülen karşıtlık akıl ve mantık sınırlarının da ötesine geçmeye başladı. Aslında, iktidarın 2025’i “Aile Yılı” ilan etmesinin hazımsızlığını yaşayanlar, normal doğum çağrılarına da alerjik bakmaktaydı.
Onlar için bilim, ilim, ahlak önemli değildi. Toplum sağlığını da çok umursamıyorlardı. Kadını erkeğe rakip olarak konuşlandırıp dövüştürmeye kararlılardı. Özgürlük sihirli bir sözcüktü ve iyi bir yem olabilirdi. “Beden benim karışamazsınız” sloganı da ilk bakışta prim yapar gibi duruyordu. Erkekle kadının varoluşsal özelliklerini kavrayıp aralarındaki farkları görmek onları rahatsız ediyordu. Farklılığı üstünlük olarak gören gözlere iyi ve doğru bir gözlük şarttı. Farklılıklar bir zenginlikti; birbirlerini tamamlayan yeryüzünün bu iki seçkin cinsinin........
© Milat
