İstanbul’da Tuğrası Sökülen Tarihin İzleri
Osmanlı’dan bize emanet olan birçok eserin üzerindeki tuğralar sökülerek, ecdat yadigârı yapıların adeta gören gözleri kör edildi. Tuğrası kazınmış bu taş yüzey, İstanbul’un hafızasından silinen bir dönemi fısıldıyor.
Bir zamanlar Osmanlı ihtişamının sembolü olan padişah tuğraları, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yanlış yorumlanan genelge yüzünden kazındı, sıvandı ya da tamamen yok edildi. Bunun bir örneği de Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin duvarındaki çeşme. Çeşme bu yok oluşun sessiz tanıklarından biri. Tuğrası kazınmış bu taş yüzey, İstanbul’un hafızasından silinen bir dönemi fısıldıyor.
ÇEŞMENİN TUĞRASI NİYE YOK?
Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin girişinde yer alan zarif çeşmeye dikkat ettiniz mi? Taş işçiliğiyle göz kamaştıran bu küçük eser, aslında büyük bir eksikliği taşıyor: Padişah tuğrası yok. Bu eksiklik bir ihmal değil; bilinçli bir yok edişin sonucu. Harf İnkılabı sonrasında “işgüzar” bir bürokratın talimatıyla kazınmış. Aynı kaderi, Sultanahmet’teki Cevriye Kalfa Mektebi’nin girişindeki tuğra da paylaşmış. Sebebi sorulacak olursa, cevabı bürokrasinin satır aralarında gizli…
TUĞRA KALDIRILSIN DİYE KANUN TEKLİFİ
29 Şubat 1926’da Rize Milletvekili Ekrem Bey, Meclis’e dikkat çekici bir teklif sundu: “Osmanlı dönemine ait tuğralar ve methiye levhaları, cumhuriyetimize meydan okurcasına durmaktadır. Bu yazıların çocuklarımızı zehirlemesine izin veremeyiz!” Meclis bu öneriyi fazla ciddiye almadı ve konuyu Millî Eğitim Encümeni’ne gönderdi. Fakat garip bir şekilde encümen, teklifin “yerinde” olduğuna karar verdi. Sonuçta “sanat değeri olan levhaların sıvanması, diğerlerinin kazınması” uygun görüldü. Hatta özel mülkiyete ait binalar için bile şu hüküm........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden