Küçürek Hikâyeden Küçürek Romana:
“Zamanın Ruhu Üzerine Bir Düşünce”
Hız ve Haz Çağı
Zamanımız hız ve haz zamanı. Hayatın temposu öylesine arttı ki farkında olmadan sadeleşmeye, hatta birçok şeyden feragat etmeye başladık. Gezilerimizden, toplantılarımızdan, sohbetlerimizden, yemeklerimizden, evlerimizden, giyim kuşamımızdan... Ve elbette sanat, edebiyat ve kültür hayatımızdan da feragat ediyoruz.
Bir gün kütüphanemdeki kalın kalın romanların dizili olduğu rafa baktığımda aklımdan şu soru geçti:
“Küçürek hikâye yazılır da küçürek roman yazılamaz mı?”
Bu soruyu ilk önce kendi kendime sordum. Aslında cevabım vardı: Amacım, tıpkı küçürek hikâyeler gibi, yoğun anlamlar barındıran bir “küçürek roman” yazmaktı. Yine de fikrimi pekiştirmek için, edebiyat kuramlarıyla ilgilenen, roman ve hikâyeleri olan bir arkadaşıma danıştım. O da bana şöyle dedi:
“Elbette küçürek roman da yazılabilir. Hatta son yıllarda kısa, yoğun ve derin anlatımların popülerleşmesiyle bu tür daha da önem kazandı. Küçürek roman, olay örgüsünün son derece sade olduğu, karakterlerin ve zamanın sembolik biçimde işlendiği kısa romanlar niçin olmasın ki?”
Türlerin Sınırında Bir Arayış
Bu........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar