Kafka’nın İmamoğlu ile imtihanı |
Sevgili okur, gel, sana bir masal anlatayım. Ama bu masal, Grimm Kardeşler’in tatlı uykulara dalmanı sağlayan cinsten değil; bilakis, bizatihi benim kaleminden fırlamış, iğneleyici, alaycı, bir o kadar da neşeli bir hiciv destanı. Kahramanımız mı? İstanbul’un varoşlarından köfte ekmek tezgâhından sıçrayıp belediye koltuğuna oturan, lakin kasayı, bütçeyi, hatta lağım ihalelerini hortumladığı söylenen Ekrem İmamoğlu. Hani şu, Le Monde’a makale yazıp Franz Kafka’ya selam çaktığını sandığımız, ama aslında Kafka’nın Prag’ındaki bir kahvehanenin kapısından içeri girememiş zat-ı muhterem.
Ekrem Bey, sağ olsun, İstanbul tarihinin gelmiş geçmiş en büyük hırsızlık iddialarıyla anılıyor. Öyle bir nam ki, Jesse James’in atını çalıp, “Hırsızların Tanrısı” Natwarlal’ın cüzdanını yürütür, Frank Abagnale Jr.’ı ise “Sıkıysa Yakala” filminde figüran yapar vallahi billahi.
Bu öyle bir maharet ki, insan hayret ediyor: Bir yandan şehrin lağım ihalelerini cebe indir, öte yandan Le Monde’a makale yazıp “Kürtleri meclise soktum, o yüzden kodese tıkıldım” diye ağla. Yahu, Ekrem Beyciğim, AK Parti’nin belediye meclisindeki Kürt oranı CHP’yi beşle çarpar, onla böler, üstüne bir de ‘naber’ der.........