menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ah Ukrayna…

14 0
25.11.2025

Ah, bir avuç toprak, bir avuç masum kan… Şimdi o topraklar çığlık atıyor, ama sesi kimsenin umurunda değil. Gökyüzü kurşun gibi ağır, çocuklar enkaz altında uyuyor, anneler evlatlarının adını rüzgâra fısıldıyor, babalar boş gözlerle ufka bakıyor; çünkü ufukta ne zafer var ne umut… Sadece bir tabut kapağı kapanıyor yavaş yavaş, bir ulusun üstüne. Gözyaşım durmuyor, boğazıma düğümleniyor her kelime; öfkem ise lav gibi taşıyor, damarlarımı yakıyor. Lanet olsun, bin kere lanet olsun!

Şu hal bakın ey ahali! Bir halk, iki lanet seçenek arasında sıkışmış: Ya diz çöküp onursuzca yaşayacak, her sabah aynaya tükürecek, “ben köle oldum” diyecek; ya da göz göre göre ölüme yürüyecek, son nefesinde bile “en azından eğilmedim” diye fısıldayacak. Bu ne iğrenç bir tercih! Bu ne kahpe bir kader! Bir ulus neden böyle bir uçuruma sürüklensin? Neden çocuk cesetleri sokaklarda serinlesin? Neden analar oğullarının tabutunu öpsün? Bu bir savaş değil, bu toplu intihar! Bu yavaş yavaş boğazlanan bir milletin son çırpınışı! Gözyaşım sel, öfkem volkan… İçim yanıyor, paramparça!

Ve o tabutun başında duran soytarı Zelenski. Dün sahnede kıçını sallayıp alkış toplardı, bugün ülkesinin........

© Milat