Yeni Dünya Sinemasına Bakış -2

Eleştirmenleri yeterince haklı çıkarmayan gerçek, 2000 öncesinin Birinci Dünya Savaşı konulu filmlerin resmigeçidi oluşuydu.

Amerika, Vietnam Savaşı’na dair “özgün felsefesini” zihinlere kazımak için Uzak Doğu’nun bütün dehlizlerini kurcalamış ve sayısız film üretmişti.

Dünya sineması ise İkinci Dünya Savaşı sıralarında sahip olduğu nispeten daha ileri teknolojiyi vakit kaybetmeden gündeme endekslemiş ve roman uyarlamaları dışında Birinci Dünya Savaşı’nı konu alan kayda değer pek fazla film üretilmemişti.

Ancak zamanın akışı, birçok alanı biçimlendirirken “sıradan” insanların aklının ermeyeceği tuhaf yenilikleri de beraberinde getiriyor.

Bütün bu öngörülerin dışında 2010’lar itibariyle dünya sineması adına yeni bir eğilim başgösterdi.

Üçüncü Dünya Savaşı’nın yaşanıp bittiği bir yakın gelecek dünyasına dair hayal gücünü zorlayan ne varsa artık sinemaya konu olabiliyordu.

Bilim-kurgu ve fantastik sinemaya dâhil edilebilecek bu tür yapımlar, yirmi yaşın altındaki genç neslin kalbini çalarken, Üçüncü Dünya Savaşı’ndan adamakıllı tek kurtulan ülkenin “Süper güç Amerika”dan başkası olmayacağını anlatıp duruyordu.

Elbette bunda yüksek bütçe gerektiren bilim-kurgu türünün Hollywood tekelinde olması büyük bir etkendi.

“Yeni dünya filmleri” bununla da yetinmedi; “isyan” duygusunu en masum biçimde mayalayacak ve körükleyecek alt mesajlar da taşıdı ve taşımaya devam ediyor.

Üstelik bu akımla yeni olmamakla birlikte, artık daha sık karşılaşır hâle geldik.

Bu yapımlardan arasında “temkinli” izlenmesi gerektiğini düşündüklerimden birkaçı: Brazil (1985), On İki Maymun (1995), Truman Şov (1998), Matrix (1999), İsyan (2002), V for Vendetta (2005), Son Umut (2006), Beni Asla Bırakma (2010).

Açlık Oyunları serisi (Hunger Games, 2012), Uyumsuz serisi (2014), Labirent serisi (2014), Çılgın Max: Öfkeli Yollar (2015) ve 2010 yılından sonra ABD kaynaklı fantastik kitaplardan uyarlanan film serileri…

Bu filmler, asla insan ırkının devamını tehlikeye atan savaşların nasıl meydana geldiğine ve nasıl sonuçlandığına dair bir fikir vermiyor.

Bir önlem ya da barış fikri taşımıyor.

Kurtuluşun/devrimin ardından işlerin nasıl yürüdüğünü anlatmak gibi bir........

© Milat