menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Okutmalı, duyurmalı, göstermeli

7 4
08.12.2025

Her şehri, en az beş bin yıllık tarihe açılan bellek. Her karışı, dünyanın en eskilerinden bugüne, delilleri ve sesleri taşıyan birer manzume. Farklı zamanların, kavimlerin, kültürlerin buluşma noktası. Hep yenilenmeye, akmaya ve çoğalmaya koşan bir coğrafya. Değişimin dur durak bilmediği dünyanın eşsiz ülkesi, Türkiye.

Bu ülkenin herhangi bir tarih sayfasıyla yüzleşmek, size de bunları düşündürür mü? Üst üste inşa edilen medeniyetler silsilesinin nadide örneği ve hem Batı’nın hem de Doğu’nun “serbest bölgesi” olup modernizmin tahribatından kaçamayan dünyanın en meşhur yarımadasıyla yüz yüze gelmek… şüphesiz daha birçok hakikati düşündürür.

Şehrin güncel olmayan kültüründen nasiplenirken en çok karıştırdığımız kelimelerden ikisi; tarih ve nostalji.

Öyle güzel hatırlayışlar var ki gönlü hoş ediyor, çağın hız darbeleriyle örselenen ahengimize çeki düzen veriyor. Geçmişe dair, kıyıda köşede sakladığımız, iç geçirten özlemlerimizi dindiriyor.

Ama yalnızca modernizmden bunalınca özlediğimiz ve çağırdığımız eski bir ses, eski bir resim ya da herhangi eski bir eşyadan ibaret değil geçmiş. Hafızayı besleyen bilgiler, inancı besleyen yapılar ve eserler, yön gösteren tecrübeler, hatta istişare makamı… Hepsi de geçmişe duyulan hasreti dindirmenin çok ötesinde, ayağımızın altını dolduran, yaslanacağımız duvarı sağlamlaştıran, ihtiyaç duyduğumuz yüzleşmeler.

Bize geçmişi yâd........

© Milat