Diriler Mezarlığı |
Bizim memleketimizde mezarlıklar, büyüklerimizin sevdiklerimizin defnedildiği, kabirleri başında kuran okuduğumuz, rahmet dilediğimiz, ahiret hayatımızın kapısı olarak tarif edilegelmiştir.
Mezarlıklarımız bizim bu günümüzü oluşturmak için gerektiğinde hayatlarını feda etmeyi göze alan yiğitler için cennet bahçesi olarak bildiğimiz istirahatgahlardır.
Diğer taraftan mezarlıklar, adını bile anmak istemediğimiz uzak yakın tanıdıklarımızın tabir caiz ise gömüldükleri tarihin çöplüğü olan alanlardır.
Bu anlamda mezarlık denilince insanın aklına gayri ihtiyari olarak sevdikleri ve nefret ettiklerinin yanında ölüm, hayat, toplumsal kimlik, aidiyet ve hafıza da akla gelmektedir.
Mezarlık kavramı, ölülerden daha çok ailesinin ve içinde yaşadığı toplumun arzu ettiği şekilde yaşamayanların, diri ölülerin yani var olduğunu bildiğimiz halde gerçek anlamda var olamayanların gömüldükleri yer olarak hayatımızda yer almıştır.
Bugün mezarlıklar kendine bile yabancılaşan insanların en yakınları bile defnedilirken, maldan mülkten, işten paradan, spordan siyasetten ve akşam ki arkadaş toplantısından bahsedecek kadar modern insanın yalnızlığının ve yabancılaşmasının aşikâr olduğu yerler haline gelmiştir.
Ölüler mezarlığından sonra diriler mezarlığına gelecek olursak, bu mezarlıkta sadece toplum tarafından dışlanmış, hayatla bağlarını koparmış, kimlik bunalımı yaşayan bireyler veya yaşadığı çaresizliği, umutsuzluğu ve yalnızlığı dile getirmekten çekinen karakterler yoktur.
Çevresindeki insanların elde ettikleri hayat karşısındaki acizliğini, istediğini elde etmeden ölüp gideceği şeklindeki, bir türlü kabul edilmediğini gördüğü çevre ile ilgili........