Saf Altın ile Sahte Altın Farkı

Efendim yine ‘selam duâsı’yla başlamak istiyoruz, müsâdenizle.
‘Aşk olsun. Aşkınız cemâl olsun. Cemâliniz nûr olsun. Nûrunuz ayn olsun.’
Bugünkü beyitlerimiz şöyle;
“Dünyâda hem acı deniz var, hem tatlı deniz vardır, aralarında öyle bir perde vardır ki, sular birbirine karışmaz.”

Bu husus Yüce Kitâbımız Kur’ân-ı Kerim’de: “Acı ve tatlı sulu iki denizi birbirine kavuşmamak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır. Birbirinin sınırını aşmazlar.” (Rahman, 19-20) âyeti vardır. Mevlâna Hazretleri bu beyti Rahman sûresindeki hakikatten hareketle, acı ve tatlı suyu olan iki farklı suyun aynı ortamda bulunmasını ifâde ederken, acı-tatlı su birbirine karışmıyor. Aynı bu misaldeki gibi hak ile bâtıl, hayır ile şer, küfür ile iman aynı ortamlarda bulunurlar ama asla onlar birbirine benzemezler. Her ikisi farklı kulvarları hatırlatırlar. Kötüler ve kötülükler, şer ve şerliler nârı yâni acı suyu hatırlatırken, iyiler-iyilikler, hayırlar-hayırlılar da tatlı suyu ve nûru çağrıştırırlar.

“Bil ki bu iki deniz de bir asıldan, bir kaynaktan çıkıp akar. Sen onların ikiliğinden geç, asıl olana git.”
Aslında acı ve tatlı su her ikisi de aynı kaynaktan çıkarak akarlar. Tatlı olan, geçtiği yollardan kirlenmeden geldiği için tatlıdır. Acı su ise o da, asıl kaynaktan sonra geçtiği yerlerden kirlenerek geldiği için suyu acıdır. Burada verilmek istenen mesaj şudur ki, acı ve tatlı suyun asıl kaynağı tevhittir. Kişiler bulundukları ortama göre ve Rabbimizin nasibine göre meselâ; ‘Hâdi’ ismi şerifi ile iyi-güzel işler yapmış, merhamet ve şefkatle davranışlar şekillendiğinden, Cenâbı Hak tarafından lütuf ve ikramlara nâil olmuşlardır. Acı su misâli olanlar........

© Merhaba Haber