ÇÜRÜME…
“Bir milletin başına böyle günlerde en ziyâde şiddetle belâ kesilen ruhları çürüklerdir.”
Yahyâ Kemal
Çürük kelimesi sözlüklerde “Bozulmuş, kötüleşmiş, gerçek hüviyetini kaybetmiş. Dayanaksız, morarma, bere, bâtıl, temelsiz” olarak tanımlanıyor. Mecazen ise; güvenilmeyen (adam).
“Çürük tahta çivi tutmaz” diye bir deyim var: Bozuk bir şeyi düzeltmek güçtür.
Çürüme ve çürüklük ise, mikropların etkisiyle bozulmuş olma durumu. Çeşitli dış sebeplere de dayandırılabilir bu hâl. Çürüme “tefessüh” etmek demek. Yâni çürüyüp dağılma, bozulma ve kokuşma. Tefessüh kelimesini biraz açarsak karşımıza “ar, utanma, mahcubiyet, ayıp, hayâ; hicâb, perde, örtü, gizlemek ve edeb; terbiye, güzel ahlâk” çıkar. Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; edeb’tir. Edebiyat ve ondan bahseden ilim. Perde ise mecazen ırz, nâmus ve iffet demek. Perdelere örnek: Büyülü perde ekran, sinema perdesi ve gaflet perdesi.
Çürüme, bozulma ve kokuşma insanda başlamaya görsün…
Türkü sözünde olduğu gibi:
“Bir yiğit gurbete gitse/ Gör başına neler gelir.”
***
Toplum olarak sosyal bir çürüme ile karşı karşıyayız. Eğitimden ekonomiye, medyadan ticarete varıncaya kadar her sahada bir çürüme, bozulma ve kokuşma yaşanmakta. Kadın cinayetlerinden tutun küçük çocuklara taciz ve tecavüz olaylarına varıncaya kadar toplumun bu kadar........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein