Benliğin Anarşisi

Değerlerimiz seyyarlaştıkça, zahirden batına nüfuz etmedikçe, bir iç anarşi içinde

kıvranıyoruz. Dışta da bu olgu hükümranlığını kuvvetlendiriyor.

Şikâyetler yükseliyor, kısa uzun vadeli tedbirler isteniyor. Hâlbuki çoğu zaman geniş kitleler gafletini sürdürüp, sürece teslim oluyor, ya da uyananlar yeniden çeşitli araçlarla/metodlarla hissizleştiriliyor. Neticede sinersizlik, seslerin kakafonikliği, kalbin mukavemetsizliği ve ruhların anarşisi sürüyor.

Anarşi, benliğimizden başlıyor. Dahilî ve harici anarşi şeklinde birbirini besleyip, destekliyor. Eylem olarak, insanın iç ve dış muhitini yapılandıran ve karartan bir güç olarak ortaya dökülüyor.

“Egoizm ve anarşi akraba kavramlar.. Diğerkâmlık ve nizam’da” diyor Seyyid Ahmet Arvasi (Seyyid Ahmet Arvasi İnsanın Yalnızlığı, , Burak Yayınevi)

Çünkü ferdin dizginlenemez duyguları, muhterisliği var egoizmde. Karmaşa, âhenksizlik, dengesizlik, nirengi noktalarının kaybedilmesi bir “Düzensizlik”… Egoizmle, iletişim, mensubiyet, bütünlük kayboluyor; “kitap/kanun”, büsbütün şahsî hesaba dayanıyor.

Ferdî olanın/alanın, hiçbir değeri içine almayacak, toplumla hakikî bir irtibatlaşmayı koparacak kadar esnekliğini yitirmesi, daralması veya kapanmasıysa; insanın bir anlamda kendini “ötekileştirmesi” ve zulmetmesi oluyor.

“Diğerkâmlık”, sevecenlik, fedakârlık, sabır, feragat, başkasını öne alma gibi duygular ve........

© Merhaba Haber