Bilginin Zekâtı
Toplumların gelişiminde en güçlü itici kuvvetlerden biri, bilgiyi sahiplenen değil paylaşan bireylerdir. İnsanlık tarihine baktığımızda, ilerlemenin temelinde bilgi aktarımı, tecrübe paylaşımı ve kuşaklar arası öğrenme kültürü yer alır. Bu noktada Zekât kavramını dinimiz açısından değerlendirdiğimizde sadece mal veya para üzerinden değerlendirmemeliyiz. Önceki yazılarımızda yer alan “Az Gayretle İnsanları Daha Çok Anlayabilmek” başlıklı yazımızda ayrıntılarını anlattığımız gibi her nimetin zekâtı kendi cinsinden olmalıdır. İşte bu nedenle “bilginin zekâtı paylaşmaktır” sözü sadece bir nasihat değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk muştusudur.
Bugün sahip olduğumuz bilgi, meslekî deneyimlerimiz, hukuk, eğitim, sağlık veya herhangi bir alandaki uzmanlığımız yalnızca bizi ilgilendiren bir kazanım değildir. Paylaşılmadığında değer kaybeden, paylaşıldıkça çoğalan bir sermayedir. Bir hukukçunun hukuki farkındalık oluşturacak birkaç doğru cümleyi veya bir kardeşinin sıkıntısını giderecek hukuki bilgiyi paylaşması, bir öğretmenin bir öğrenciye yol gösterecek küçük bir dokunuşta bulunması ya da bir sporcunun........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel