Okumak

Şu koskoca kütüphanenin içinde, tek başıma, kitap kokusuyla yarı baygın ve sarhoş; havada uçuşup süzülen cümlelerin gözle görülmez ama muhkem ve kuvvetli ağırlıklarının kudreti altında ezilmiş bir halde, oracıkta buluverdiğim alelade bir plastik iskemlenin üzerinde eğreti bir şekilde otururken ben, uzayın derinliklerinden sanırım, öyle nereli ve ne idiği belirsiz olan bir cümle, kulaklarımın içinden üflenip beynimde yankı buluyor o esnada. Sarsılıyorum.

Tabii bir teklif ya da çağrı beklemeye tenezzül dahi etmemiş olan ve tam da bu haliyle, taşıyıcısı olduğum varlığımın ve emanetçisi olduğum ederimin ve değerimin katbekat üzerindeki başka bir katmandan ve boyuttan geldiğini anlayabildiğim bu ses, daha doğrusu, onun söylediği söz, daha önce hiç tanımadığım, duymadığım ve bilmediğim birşey de değil üstelik... Bir anda tecessüm eden ama 'zaten' kelimesindeki olagelmişlikle, süregelmişlikle ve halihazirlikla, zaten hep orada bulunan bir şey gibi tıpkı... "Bir tanıdıkla ilk kez tanışmak" derken ki gibi absürt, hatalı ve mantık dışı, hatta! Yani hem enikonu ilk kez olan bir şey; hem de 'zaten' hep orada olduğu........

© Merhaba Haber