Tarık Çelenk yazdı: Mahalle; biz nerede yanlış yaptık?
Son dönemlerde tanık olduğumuz operasyon ve iddialar artık kamu vicdanında kaldırılabilecek nitelikte değil. Magazinsel boyuttaki gelişmeler, çok tutulan, yeni körfezleşen sınıfı abartılı şekilde hicveden Kızılcık Şerbeti dizisini de farklı açılardan teyit eder nitelikte. Son gelişen olaylarda içerik, adeta sosyal hiciv ve kritik yapabilmesi risk taşıyan dizi sektörüne de yeni bir risksiz imkân kapısını açmakta. Yetkililerce ince çalışılmış dosyalar, siyasi hesaplaşmaların ipuçları iddialarını taşısalar da sahada bir gerçeği ifade etmekte. Bu gerçek de, bu konuda dört kitap yazmış birisi olarak ifade edebildiğim üzere, mahallenin kendi krizinin artık memleket krizine dönüştüğü gerçeğidir. Bu konuda boşuna kimse esas sorumluyu yukarılarda aramasın; sorun ve kriz; cemaatleri, tarikatları, ağır abi ve ablalarıyla mahallenin kendisindedir.
Velhasıl mahalle önce kendi krizini yaşadı, ardından bu kriz memleketin krizine dönüştü. Görgüsüzlük, yozlaşma ve çürüme adım adım derinleşirken, artık bazı mahalleli de dâhil herkes, birtakım proje odaklı çocuklarının fuhuş, uyuşturucu ve kokain batağına sürüklenmesini görünce nihayet kendini sorgulamaya başladı. “Biz ne yaptık da bunlar başımıza geldi?” sorusu, toplumun bütün kesimlerinde yankı bulur hâle geldi.
68–70 kuşağı siyasal İslamcıları veya ehli tarikat şehir mütedeyyinlerinin, devletin kadrolarını Masonlar, Sebatayistler ve Beyaz Türkler’den temizlemek ve devleti millî bir hâle getirerek tüm İslam ümmeti ve hatta Türk dünyasının umudu hâline getirmek idealleri vardı. İdealist kuşak bunun da ötesinde kendi altın neslini veya millî-mukaddesatçı jenerasyonunu yetiştirerek bu işin son çivisini çakmayı hedeflemişti. Bunun için siyasetçiler, bürokratlar ve tüccarlar yetiştirmeye ihtiyaç mevcuttu. İmam Hatipler ve ilahiyatlar bu anlamda Kemalistleri ürkütüyordu. Bunun için statüko bu kurumları sadece imam ihtiyacına odaklattı. Mahalleli çocuğunu her şeye rağmen bu kurumlara yönlendirdi. Radikal olanlarda Arapçayı da halletsin diye Mısır veya Suriye’deki köklü radikal medreselere çocuklarını gönderdi.
Mahallede uzun süre “kadro, makam ve parayı ele geçirdiğimizde iktidar zaten cepte olur” anlayışı hâkimdi. Bu bir köy esnafı anlayışıydı. Eski hesapların biriktirdiği öfke, “uzayan kol bizimki olsun yeter” zihniyetiyle birleşince, iktidarın niteliği değil sadece kendisi önemsenir hâle geldi. Serde dönüşemeyen köylülük nedeniyle Erol........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden