Selim Kuneralp – İktidarın dış politika şansı: İç gündemin yoğunluğu

Arka arkaya gelen zehirlenmeler, gittikçe artan ve halkı bezdiren ekonomik sıkıntılar, TBMM Komisyonu’nun İmralı ziyareti derken içerideki gündem son haftalarda o kadar yoğunlaştı ki, ülkemizi yakından ilgilendirseler dahi dışarıdaki olaylar ne medyanın ne de dolayısıyla kamuoyunun fazla dikkatini çekmez oldu. Oysa dünya yerinde durmuyor, bölgemiz hareketli olmaya devam ediyor ancak ülkemiz seyircilik rolünden kurtulamıyor.

Geçen hafta özel bir ziyaret için Brüksel’deydim. Tesadüf eseri o sırada DEİK’in düzenlediği ve sanırım 400’e yakın iş insanının katıldığı bir forum düzenlendi. Brüksel’in en prestijli ve pahalı mekanlarından Egmont Sarayı’nda düzenlenen forumun amacı iki taraf arasındaki ekonomik bütünleşmenin boyutuna dikkat çekerek Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir ivme vermekti. Öncesinde basında gördüğüm haberlerden Türkiye’den 5-6 bakanın, bir o kadar da AB Komiserinin katılması bekleniyordu. Neticede hiçbir bakan gelmedi. Sanırım cumhurbaşkanlığı kabinesinin aynı gün toplanmakta olması önemli bir engel teşkil etti. Önceliklerin nerede olduğu bu şekilde bir kez daha vurgulandı.

Bakanlar gelmeyince tabii komiserler de gelmemiş, Komisyonu temsil eden Genişlemeden Sorumlu Genel Müdür ise konuşmasında Kıbrıs sorununun ilişkilerin gelişmesine çıkardığı engele değindiğini basında gördüm. Ancak bu engelin ne şekilde aşılabileceğini oraya giden medya mensuplarının yazılarında rastlamadım. Ya söyleneni anlamak istemediler ya da belki kırk yıldır yapıldığı şekilde sorunu görmezden geldiler, 1,3 milyon nüfuslu adanın nasıl olur da AB-Türkiye ilişkilerini engelleyebildiği sorusunu tekrar sormakla yetindiler. Oysa sorun o değil. Sorun, AB’nin tüm dünya gibi KKTC diye bir olguyu kabul etmemesinden, Kuzey Kıbrıs’ı da Türkiye’nin işgal ettiği alan olarak görmesinden kaynaklanıyor. Bu tutumun mevcut şartlarda da değişeceği yok. Dolayısıyla büyük masraflara mal olduğuna şüphe olmayan toplantı maalesef yine neticesiz kalmaya mahkûm oldu.

Toplantıdan birkaç gün önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan TBMM Dışişleri Komisyonu’nda bakanlığının bütçesini takdim konuşması yapıyordu. Bu konuşmasında vize sorununa da değindi. Şimdiye kadar vizelerin kalkması için neredeyse 10 yıl önce selefi Davutoğlu tarafından başbakan olarak verilen yazılı vaat uyarınca Terörle Mücadele Kanunu’nun ülkemizin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi standartlarına uyarlanması için gerekli çalışmaların yürütüldüğünü söylerdi. Bu defa vize sorununu halkımızın Müslüman olmasına bağladı. Oysa vatandaşları AB ülkelerine vizesiz veya basitleştirilmiş uygulama ile seyahat edebilen 61 ülke arasında Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Malezya gibi Müslümanlar da var. Belki söylemek istediği, sorunun onlardan farklı olarak halkı fakir olan bir Müslüman ülke olmamızdı. Her........

© Medyascope