Mümtaz’er Türköne yazdı: Abdullah Öcalan anarşist mi?

Siyaset yerine ideoloji dediğimiz zaman, daha köşeli ve sert, belki haritada çizgi ile çizilmiş bir güzergahtan bahsediyoruz. Siyaset sahnesi çok karışık; ama ideolojiler, ideolojik kimlikler, programlar tartışmaya pek dahil edilmiyor, daha çok siyasetsizlikten dem vuranlar, siyaset üretememekten şikâyet edenler var. Özellikle CHP, bu minvalde ağır bombardımana tabî tutuluyor. Halbuki Tüzük Kurultayı’nda emek ve ufuk mahsulü bir program açıklandı, ama neredeyse hiç yankı bulmadı. Herhalde basit, akılda kalıcı formüller, sloganlaştırılmış yeni ideolojik yönelişler eksikti. Demokrasilerde siyasî deha kendini, karmaşık sorunları ve çözümleri basitleştirerek aktarırken gösterir. Bir sadeleştirme, halkın algı dünyasına sığdırma problemi aşikâr.

Sorun, iktidara talip olan CHP’nin kısırlığından ibaret değil. Diğer partilerden de çıt yok.

Davutoğlu, Haymana kampında Cumhur İttifakı karşısında, “güçlü bir milliyetçi-muhafazakâr ittifak” oluşturmaktan söz etti. Bu öneride, milliyetçilik ve muhafazakârlık gibi aktüel gündemlerde pek karşılığı olmayan ideolojilere yönelik bir canlanma niyetinden ziyade, CHP’yi dışarıda bırakan bir ittifak projesi var. Kısaca Cumhur İttifakı ve CHP dışındaki partilerin tamamını muhatap alan bir öneri.

Bu önerinin de heyecan uyandıran bir tarafı yok; çünkü bu işbirliğinden en fazla Altılı Masa olarak tarihe geçen 2023 seçim koalisyonunun, CHP’siz, belki Yeniden Refah’ın dahil olacağı bir seçim ittifakı ortaya çıkar.

Bu öneri, yamalı bohçayı yırtıldığı yerden dikip yeniden içine bir şeyler tıkıştırmaya benziyor.

Erdoğan, dün kabine toplantısından sonra yaptığı konuşmada AİHM kararları ile ilgili bazı istatistikler vererek, “AİHM kararlarına neden uyulmuyor?” eleştirisine cevap verdi. Demek ki, bekleyen Selahattin Demirtaş kararı başta olmak üzere, yapılan eleştirilere karşı duyarlı bir iktidar iş başında. Söz konusu ettiği yüzdelerdi. Ancak istatistikî olarak kararlara uyma oranları yerine yekûn sıralansaydı, tablo acaba nasıl olurdu? Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye yönelik eleştiriler için İsrail ile mukayese ederek “söz konusu Türkiye olunca bakıyorsunuz hakkaniyet kayboluyor, objektiflik ortadan kalkıyor, nesnelliğin yerini ideolojik at gözlükleri alıyor” karşılığını veriyor.

Demek ki, ideoloji bugünün iktidarı nezdinde “taraflı düşünce” anlamına geliyor.

2002’de kimliğini “muhafazakâr demokrat” olarak ilan eden AK Parti, yaklaşık 15 yıldır “muhafazakâr” kelimesini çok nadir kullanıyor. Başlarda, sol-laik çevreler “muhafazakâr” kavramının aslında “Müslüman” niyetiyle kullanıldığını iddia etmişti. Galiba haklı çıktılar. “Müslüman” sıfatı, bugün çok daha özgüvenle devreye giriyor.

“İslâmcı” ile “Müslüman” nitelemeleri arasında, sınırları keskin bir........

© Medyascope