menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Müge İplikçi yazdı: Kaybedenler

28 1
07.12.2025

Gülseren Budayıcıoğlu’nun aynı adlı romanından uyarlanan “Kral Kaybederse” dizisi yalnızca bir izleme tercihinden ibaret değil; izleyiciyi karakterlerin iç dünyalarına sürükleyen, kimi zaman rahatsız eden, kimi zaman da empati kurmaya zorlayan bir ayna. Bu yazıda dizinin kurgusal gücünü ve oyunculukların karakterleri nasıl ete-kemiğe büründürdüğünü; narsistik kişilik bozukluğunun temsili ve kadınların yaşadığı psikolojik açmazlar üzerinden okumayı deneyeceğim. Amacım, diziye hem duygusal hem de eleştirel bir ayna tutmak.

Dizinin kurgusal yanını takip ederken şunu teslim etmek şart: Kurgu, karakterlerin tercihlerinden doğan sonuçları, inandırıcı bir nedensellikle örüyor. Kenan Baran’ın “sorunlu” kararları, ilk bakışta “neden böyle yaptı?” sorusunu doğursa da bu hatalar bir yandan da anlatının çekim merkezini oluşturuyor. Yanlış seçimler, burada sadece karakteri damgalayan etmenler değil; aynı zamanda dramatik gerilimi üreten, izleyiciyi “keşke olmasa” ile “ama bu yüzden izlenir” arasında tutan dinamolar. Bu çelişkili çekim, belki de izleyicinin kendi içindeki “başkasının talihsizliğinden duyulan haz” duygusu ve bundan kaynaklı olan o karanlık merakla haşır neşir olmasından kaynaklanıyor. Kurgu, bazen seyircinin ahlaki yargısını tetiklerken bazen de o yargının nedenlerini açığa çıkararak daha derin bir algı zemini yaratıyor. Mekan ve atmosfer de bu gerilimin sessiz ortakları: Kenan’ın lüks ofisindeki soğuk hakimiyet, hastane koridorlarının klinik umutsuzluğu, karakterlerin içsel çöküşlerini görsel bir metafor olarak yansıtıyor.

Dizinin ruhunu taşıyan en güçlü unsur hiç kuşku yok ki oyunculuk! Halit Ergenç’in Kenan Baran’ı sahnelemesinde narsisizmin sadece sözde değil, duruşta, bakışta, küçük jestlerde belirdiğini görüyoruz. Merve Dizdar, Aslıhan Gürbüz ve Nalan Kuruçim gibi isimlerin performansları ise karakterlerin kırılganlıklarını görünür kılıyor; Kuruçim’in anne karakterindeki sevgi–nefret gerilimi, izleyicide hem empati hem de iç sıkıntısı uyandıracak kadar netti-hatırlayalım! Bu oyunculuklar, senaryonun notalarını insan sesine dönüştürüyor: karakterler artık tip olmaktan çıkıp kanlı canlı insanlara dönüşüyor. Destek karakterler de (Kenan’ın iş ortakları, ailenin diğer fertleri) bu insanlık portresinin tamamlayıcı parçaları. Onlar........

© Medyascope