Kemal Can yazdı: Süreç sadece süreçten ibaret değil
Hareketli haftalar devam ediyor. Geçen haftanın önemli başlığı, Beşiktaş Belediye Başkanı’nın tutuklanması ve görevden alınmasıydı. Esenyurt operasyonundan sonra -beklenen sürpriz olarak- tahminlerden bile hızlı geldi. Erdoğan’ın -kulislerle paralel- “turpun büyüğü heybede” sözüne bakarsak devamı da gelecek. CHP yine rutini bozmadı, yüksek perdeden sözlü tepkilerini verdi protokol mitinglerini yaptı hatta “artık seçime gidiyoruz” bile dedi. Özel, ilk gün “savaş ilanını” kabul ettiklerini, ertesi gün “oyuna gelmeyeceklerini” söyledi. Bu çıkışlarla Erdoğan’ı ürkütüp ürkütmediği tartışmalı ama muhalefet kamuoyunda henüz heyecan artışının izleri görünmüyor. Bu arada İmralı sonrası siyasi temasları tamamlayan heyet yazılı açıklamasında, görüşmelerin olumlu geçtiğini belirtti ama bazı tereddütleri de işaret etti. Erdoğan da “iyi gidiyor” değerlendirmesi yapıp, kendini sürece dahil eden, kritik “talimat verdim” ifadesini kullandı. Suriye’de de haraketlilik devam ediyor. Özellikle Türkiye’nin doğrudan içinde olduğu Rojava meselesinde PYD Barzani buluşması ve CENTCOM ziyaretleri önemli başlıklardı. İki gün sonra göreve başlayacak Trump’tan önce kimin ne kadar mesafe alabildiğini önümüzdeki günler gösterecek. Diğer taraftan, İstanbul Barosu’na “kayyım hamlesi”, olağanüstü genel kurul restiyle karşılandı. Kültürel iktidar operasyonlarıyla medya sahipliğinde yeni gelişmeler hazırlanıyor gibi.
İşte bütün bunları beraber düşününce -karmaşık komplolara gerek olmadan- aynı anda çok alanda ve senkronize işleyen büyükçe bir paketin yürürlükte olduğu görülüyor. Süreçle ilgili olarak, pek günübirlik -ya da günü kurtarmak için- bir hamle veya kısa menzilli bir formül olduğunu düşünmediğimi zaten söylemiştim. Konunun -her şeyde olduğu gibi- elbette iktidarın ömrünü uzatmakla yakın bir ilgisi var, ancak bu ömür tahayyülünün sanıldığı kadar kısa olmadığını ve eş zamanlı olarak yürütülen diğer hamlelerle sanılandan daha yakın bir irtibatı olabileceğini de dikkat çekmiştim. Şimdi birbirinden farklı hadiseler gibi duran pek çok hamlenin, ortak bir noktaya doğru toparlanmakta olduğunu hissettiğim için karamsarlığım daha da arttı. “Türkiye yüzyılı” başlamıyor olabilir ama iktidar -en az on yıllık bir vadeyi içeren- yeni bir dönem için harekete geçmiş durumda. Siyasetin her biçimiyle yeniden tanzimi, mevcut iktidar mimarisini tahkim, rakip -rahatsız edici- potansiyelleri kuşatma ve elbette en önemli boşluğu olan “hikayesizliğe” cevap üretme. Sürecin başlamasıyla, “normalleşmenin” adının bile anılmaz hale gelmesi, yine sürecin ilk ve en net başlığının aktör sadeleştirmesi olması dikkat çekici........
© Medyascope
