menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gürkan Çakıroğlu yazdı: Türkiye’nin bozuk düzeni ve “Türkiye Yüzyılı”

10 1
12.11.2025

Batıya karşı aşağılık kompleksi, doğuya karşı üstünlük kompleksi ve batıya rağmen batıcılık. Ve bu batıcılık, Kundera ve Arendt’in tabiriyle oldukça kitsch; yani abartılı semboller eşliğinde, yapay, yoz ve teatral olarak batıdan ziyade batının düşük ve bayağı bir kopyasını taklit etme ihtirasının ötesine geçemeyen bir modernleşme hikayesi. İsviçre’den bu kanunu, İtalya’dan şu kanunu, Fransa’dan o laikliği al; adına Cumhuriyet de ama içinde cumhur olmasın, önümüze sandığı koy ama seçme hakkımız olmasın. Ve yetmezmiş gibi bu tatsız, tuzsuz pastanın üzerine bir de özünden uzak, kökü dışarıda ve oldukça ilkel bir milliyetçilik boca et.

Tüm bunlar Cumhuriyet dönemiyle başlayan sakatlıklar değil, evveliyatı mevcut. Yakın tarih açısından Tanzimat’la başlayan bu sorunlu zihniyet yapısı, teori ve pratikle birlikte Cumhuriyet’e sirayet etti ve nihayetinde 1925’te kurulan rejime de tonunu verdi. Türk devlet ricali ve hükümet yetkililerinin kimisini beşikten, kimisini ise göreve başlamalarıyla birlikte ele geçiren bu eziklik ve körlük buhranı, milletin ve devletin başına ne kadar bela ve musibet getirirse getirsin bir türlü aşılamıyor.

Öteki dinlerin mensuplarına, seküler yaşamı benimsemiş insanlara üstten bir bakış ve Allah’tan çok devletten korkan bir anlayış. Ve bu dindarlık, yine Kundera ve Arendt’in tabiriyle oldukça kitsch; yani abartılı semboller eşliğinde, yapay, yoz ve teatral olarak Kuran’ın özünden ziyade lafzına, yapısal kaidelerinden çok dönemsel anlatılarına takılıp, putları yıkmak için gelen dini putlaştırmanın ötesine geçemeyen bir dindarlaşma hikayesi. Beş vakit namaz kıl, oruç tut, umreye git; adına kulluk de ama kul hakkına girmeyi dert etme, hak de ama hakkın gasp edilmesine ses etme.

Evet, bunlar da Cumhuriyet dönemi veya AK Parti’yle başlayan sakatlıklar değil, evveliyatı mevcut. Bu sefer yakın bir tarih de veremiyorum size, zira içtihat kapısının kapanmasına kadar varıyor iş. Kapanan içtihat kapılarıyla başlayan taklit döneminin Müslümanları hapsettiği o yüzyılın üzerinden bin yıl geçti. Mezheplerin oluşumu bile itikadi olmaktan ziyade dönemin siyasi ve sosyolojik gelişmeleri üzerine vücut bulmuşken, o sosyoloji ve siyasetin üzerinden bin yıl geçmesine ve Müslümanlar türlü türlü bela, musibet ve son olarak da Gazze’de soykırıma maruz kalmışken, taklidi aşamayan bir İslam âlemi.

Ve evet, tüm bu aşılamayanların ortasında,........

© Medyascope