menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gürkan Çakıroğlu yazdı: Tatar Ramazan, Türkmen Devlet ve Kürt Abdullah

10 0
10.12.2025

Devlete değer vermem; eğer devlet milleti hasat edilecek ekin olarak görüyorsa.

Devlete değer vermem; eğer devlet milleti güdülecek koyun olarak görüyorsa.

Devlete değer vermem; eğer devlet milleti biçilecek çimen olarak görüyorsa.

Devlete, millete verdiği değer ölçüsünde de değer vermem; zira devlete ben böyle bir had vermem.

Kerim devlet ancak hukuk devleti ile mümkün.

Devlete bir kutsallık addedeceksek illa, bu da yine ancak hukuk ile mümkün. Gerisi maval, martaval.

Türkler ve Kürtler iki ayrı halktır. Ama Türkler ve Kürtler tek bir millet olabilir. Olması gereken, Türklerin ve Kürtlerin iki halk tek millet şiarı ile cumhuriyetin çatısı altında beraber hüküm sürmeleridir. Zira her iki tarafın da birbiri üzerinde hakkı vardır, her iki tarafın da menfaatleri bir arada yaşamaktan yanadır. Ve her iki halk da tek millet olabilmek için gerekli olan müşterek anılara dayalı maziye ve müşterek hayallere dayalı atiye fazlasıyla sahiptir. Peki o halde eksik olan nedir? Eksik olan; antropolojik, sosyolojik, psikolojik veya ekonomik değildir, eksik olan hukukidir. Zira iki halktan tek millet zuhur etmesi için ihtiyacımız olan yegâne şey eşitliktir. Eşitlik ise sadece hukuk ile mümkündür.

Tatar Ramazan “Ben bu oyunu bozarım” dedi. Ama kazanan Gardiyan Zihni oldu. Tatar Ramazan ne söylerse söylesin, Cıbıl Halil’in höykürerek söylediği gibi “Devran gene o devran”. Koca Mustafa, Abdurrahman Çavuş öldü de ne oldu? Düzen değişmediği sürece, düzenin failleri değişmiş kime yarar, neye yarar? Peki Tatar Ramazan’ın yapamadığını Türkmen Devlet ile Kürt Abdullah yapabilecek mi? Bu düzenin tekerine çomak soktukları kesin. Peki düzeni değiştirebilecekler mi? Zor ama imkânsız değil.

Düne kadar devlet tarafından inkâr edilen, imha edilmeye çalışılan, feodal ilişkiler ağında ezilen son derece zayıf, edilgen ve statik bir halkken; bugün son derece güçlü, etken ve dinamik bir halka dönüştüyse eğer Kürtler; bunda Öcalan ve PKK’nın payı büyük. Bunu reddetmek, hakikati değiştirmiyor. Kürtlük düne kadar modernizenin önünde engelken bugün çağımızın en özgün modernizasyonlardan birisine dönüştü. Kürt ayrı Kürtlük ayrı artık. Kürtlük artık Kürtlerin ötesinde bir anlam, önem ve ivmeye sahip.

Ve dün Kürtlük nasıl Kürtlerin gelişimine engelse, bugün de Türklük Türklerin gelişimine engel. 82 Anayasası ve ilkel milliyetçiliğin çizdiği Türklük portresi Türk’e hakarettir ve muhatabı TCK 301 olmalıdır. Ben Türk’üm, terbiyem gereği üstte olmaya rıza göstermem. Ben Türk’üm, fıtratım gereği altta kalmaya razı gelmem. Ve ben Türk’üm, Kürt benim diğer yarım. Eşitlik, göz hizasında konuşmakta; eşitlik, hamilikte değil kardeşlikte; eşitlik, bir değil birlik olmakta.

Gelelim Terörsüz Türkiye ülküsüne; terörün her türlüsü gidecekse bu topraklardan, elbette Terörsüz Türkiye’ye evet. Örgütü teröre sevk eden devlet terörüydü; bunu inkâr etmek hakikate kast etmek, ilkini dile getirip ikincisine ses etmemek hakkı gasp etmek, terörün her türlüsüne dur dememek ise halkı tezyif etmek. Kürt’ün varlığını yok say, Kürt’ün diline kement vur, Kürt’ün evine postalla gir, Kürt’ü evinden dipçikle kov, Kürt’ü sürgün et, Kürt’e işkence et, Kürt’ü zindana at, Kürt’ü faili meçhul et; tüm bunları et et, ettiğin Kürt buna itiraz edince de utanmadan bir de onu terörize et. Öyle mi? İşte bu yüzden gelen her şehit cenazesi için örgütü bir, devleti ve siyaseti bin mesul tutarım ben, tutmalıyız biz. Zira etki tepkiyi dava edemez. Zulmü hiç görmeden, zulme maruz kalanı hiç dinlemeden ve zalime tek kelime etmeden; sırf insanlık onurunun bir gereği olarak zulme isyan etti diye Kürt’e kızmak hakkaniyete sığar mı?

Neden silaha sarıldı Kürt? Çünkü silahla bastırıldı Kürt. Bu anlamda Abdullah Öcalan “PKK misyonunu tamamladı” derken haklı. Zira Kürt’ün varlığı inkâr edilemeyecek bir realite, imha edilemeyecek bir kuvvet haline gelmiştir artık. Artık devir, gasp edilen hakları hukukla elde etme, zedelenen........

© Medyascope