Yanıt Arıyoruz (1) | Prof. Dr. Okan Tüysüz cevapladı: Sındırgı’daki sıradışı deprem fırtınası ne zaman sona erecek? |
Tahmini okuma süresi: 16 dakika
Balıkesir’in Sındırgı ilçesi 10 Ağustos’tan bu yana beşik gibi sallanıyor… 10 Ağustos’ta 6,1 büyüklüğündeki deprem sonrası başlayan sarsıntılar giderek bilim dünyasını da şaşırtan “sıradışı” bir hal aldı ve aradan 3 ay geçmesine rağmen dinmek bilmedi… Deprem sayısı 17 bini geçti ve yerbilimciler bu sismik aktiviteyi artık “artçı deprem” değil, “deprem fırtınası” olarak tanımlıyor.
Prof. Dr. Okan Tüysüz’e zaman zaman İstanbul’dan bile hissedilen sıradışı sarsıntıların nedenini, aradan 3 ay geçmesine rağmen hâlâ neden dinmek bilmediğini, daha ne kadar süreceğini ve tabi pek çok kişinin kafasını kurcalayan o soruyu, İstanbul depremi üzerindeki etkisini sordum. Tüysüz, Türkiye’de bir ilk dediği Sındırgı’daki deprem fırtınasının yanı sıra sarsıntıların bölge halkı üzerindeki etkisine ve “artçı deprem anksiyetesi” gerçeğine dikkat çekti.
Okan Tüysüz’ün dikkat çektiği bir başka konu ise Sındırgı Fay Hattı’ndaki meydana gelen ve daha önce eşine rastlanmayan “sarsıntı göçü” oldu. Tüysüz bilim dünyasında bu göç sonrası başlayan tartışmayı ve üzerinde konuşulan teorileri anlattı: Sındırgı’da ikinci bir Santorini örneği mi yaşanıyor, 6.1 büyüklüğündeki ilk deprem bilinmeyen başka fayları harekete mi geçirdi, Sındırgı fayının Kuzey Anadolu Fay Hattı ile bir ilgisi var mı?
Okan Tüysüz ile 12 Kasım Düzce Depremi’nin yıldönümünde, Sındırgı’da yaşananlar üzerinden, 1999 depreminden bugüne “hazırlanmalıyız” dediğimiz ancak aradan geçen 26 yılda başta Van, İzmir ve Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremler olmak üzere sayısız depremde binlerce insanımızı hayattan koparan depremleri ve beklenen İstanbul depremini konuştuk.
Göksel Göksu: Bitmek bilmeyen bir deprem fırtınası var, Sındırgı’da ne oluyor?
Okan Tüysüz: 10 Ağustos’ta ilk deprem oldu 6,1. Bu Sındırgı fayı üzerinde oldu. Sındırgı fayı aşağı yukarı Sındırgı’nın biraz batısından başlar. Simav’dan, Gediz’den geçer, Konya Akşehir’e kadar uzanır. Aşağı yukarı 330 km boyunda bir fay. Geçmişte de bu fay hattında olan en önemli deprem 1977’deki 7,2 büyüklüğündeki Gediz depremi. O deprem Ege’nin en büyük depremlerinden birisi. Çok sayıda segmentten, yani parçadan oluşuyor. İşte Sındırgı’daki depremde de bu fay hattı kırıldı. Normal bir faylanmaydı, normal fayın yapısı gereği de Sındırgı’nın kuzeyi aşağı çökerken, güneyi yükseldi. Bu tür kırılmalarda beklenen artçı depremlerin düşen blok tarafında, yani kuzeyde olmasıdır. 10 Ağustos’taki deprem sonrasında da beklendiği gibi kuzeyde birkaç artçı deprem oldu. Ama sonra artçılar güneye, bizim tanımlamamızla taban blokuna göçmeye başladı. Sonra da taban blokundaki aktiviteler başladı. Bu tabii normal olmayan bir şeydi. Normal bir faylanmada düşen blokta olması gereken artçı depremler, yükselen blokta oldu.
Göksel Göksu: Bunun nedeni saptanabildi mi?
Okan Tüysüz: Hayır ama bunun üzerine bir sürü görüş ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan bir tanesi şu: Yer altında bir magma tabakası var ve magma yükselişe geçti. Yükselince de Sındırgı fayını tetikledi. Bu tez “Güney Ege Volkanik Yayı” olarak bilinen bölgede yer alan Santorini Adası’ndan etkilendi. Çünkü Santorini’de bu senenin başında böyle bir deprem fırtınası oldu. Orada böyle bir magma yükselmesi var. Sındırgı’da da böyle bir şeyin olabileceği düşünülüyor. Gerekçelerden biri de artçıların belirli küçük, yuvarlak bir alanda yoğunlaşması. O da magma olduğunu gösteren ya da düşündüren şeylerden bir tanesi. Dolayısıyla böyle bir görüş ortaya çıktı.
Bir grup da dedi ki, “Orada başka faylar var, o faylar tetiklendi ve bu deprem fırtınasına tetiklenen faylar yol açıyor”. Derken yine güney alanlarda bu defa 27 Ekim’de 6,1’lik bir deprem oldu. Ve oradan itibaren de…
Normal bir depremde önce ana şok olur, arkasından artçılar gelir. Ama deprem fırtınası dediğiniz zaman farklı büyüklükte çok sayıda deprem bir arada meydana gelir. 4 olur, 5 olur, 6 olur, 2 olur, 1 olur…
Göksel Göksu: Fay hattının bir sağında bir solunda oluyor yani deprem.
Okan Tüysüz: Fay hattının bir kuzeyinde bir güneyinde…. O tarihten bu tarihe yaklaşık 17 bin tane deprem oldu. Tam sayısı her dakika değişiyor.
Göksel Göksu: Çok fazla…
Okan Tüysüz: Evet çok fazla deprem oldu ve bu kadar çok deprem olması bir deprem fırtınası olduğunu gösteriyor. Deprem fırtınası dediğimiz şeyde de normal depremlerden farklı bir davranışı var depremlerin. Normal bir depremde önce ana şok olur, arkasından artçılar gelir. Ama deprem fırtınası dediğiniz zaman farklı büyüklükte çok sayıda deprem bir arada meydana gelir. 4 olur, 5 olur, 6 olur, 2 olur, 1 olur… Yani deprem fırtınasında ana ve artçı deprem ayrımı yoktur. Sındırgı’daki depremlerin de bir deprem fırtınası olduğu anlaşıldı. Ve o fırtına hala sürüyor.
Göksel Göksu: Yani önceki iki tezi çürüttü mü bu durum?
Okan Tüysüz: Hayır, ne olduğu bilinmiyor. Çünkü yüzeyde görülen bir fay yok, varsa bile bu depreme o fayın neden olup olmadığı belli değil. Diri fay haritasında da böyle bir fay görünmüyor. Arazide inceleme yapanlar birbirinden kopuk bir takım faylar görüyor olsa da 6’nın, 6,5’un altındaki depremlerde fay yüzeye çıkmaz, yer altında kalır. O nedenle de “Orada fay var mı, yok mu?” net olarak göremezsin.
Göksel Göksu: Bu durumda deprem fırtınasına neyin yol açtığını anlamak için nasıl bir çalışma yapmak gerekiyor?
Okan Tüysüz: Sadece yeraltı jeolojisi yaparak anlaşılabilir. Onun için de orada sismik inceleme yapmak lazım. Manyetotellürik (sığ derinliklerinin araştırılmasında uygulanan yöntem) dediğimiz, yer altında magmanın olup olmadığını gösteren bir çalışma lazım. Jeodezik çalışma, interferometre dediğimiz çalışmalar yapıldı, yüzey........