Elif Gökçe Aras yazdı: Çözüm-süzlük süreci
Seneler önce bir söyleşisinde şöyle bir cümle kurmuştu Dücane Cündioğlu:
“Bir tabuyu konuşmaya başlarsanız tüm kutsallığını ve dokunulmazlığını kaybeder.”
O çok daha veciz bir şekilde söylemiştir tabii de, benim aklımda yalnızca ana fikir kaldı. Hatta konuyu milliyetçiler ve dindarların hassasiyetleri üzerinden detaylandırmıştı.
Bakınız, bugün din bezirgânı AKP’nin dini TV’lere ve miting meydanlarına taşıması sonucunda AKP iktidarına kadar halk nezdinde dokunulmaz olan din ve din adamları, YouTuber imamlar, TikTok’cu hocalar alay konusu oldu.
İlk açılım sürecinde büyük tartışmalara yol açsa da Kürt meselesi tabu olmaktan çıktı, konuşuldu, çözüm süreci yaşandı, olmadı bombalar patladı ama şimdi, her hafta grup toplantısında DEM Parti kapatılsın diye konuşma yapan Devlet Bey, Öcalan’ı Meclis’e çağırdı. Cündioğlu haklıymış.
AK MHP din ve milliyetçiliği öyle sömürdü ki, artık bu iki meselede tabu diye bir şey kalmadı. Aynı şey, eskiden çoğumuzun adı geçince esas duruşa geçtiği devlet kavramı için de geçerli. Kendi alanlarındaki çürümeden mütevellit karşı mahalleyi yıpratmak için her türlü seküler vakayı içine atıp kötüleyecekleri bir bohça olarak siyasal Alevilik diye bir kavram icat etti AKP’li zihni sinirler. Ancak bu öyle bir günde kabul görecek, dahası sahada bir davranış karşılığı olmadığı için yerleşecek bir terim değil. O bir ucube.
Gelelim yazının asıl meselesi çözüm-süzlük sürecine
Burada merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Meseleleri mesele etmezseniz, ortada mesele kalmaz” özdeyişine de değinmeden edemeyiz.
Başımızı kuma gömersek kendimizi risklere açık bırakmış oluruz Sayın Demirel, bu arada boş tencere bazı iktidarları devirmiyormuş, sevgiler…
Not: Bir kuş…
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Bugün halen “Kürt sorunu diye bir şey yok” diyenler ile “Barış için her şeyi yapmaya hazırız” diyenler arasında bir turnuva dönüyor. Erdoğan “Barış için her türlü fedakârlığa hazırız” diyenlere şöyle karşılık vermiş görünüyor, “Barış mı istiyorsunuz, silahlarınızı bırakırsınız olur biter.”
Hmm…
Erdoğan “Hem karnım doysun, hem pastam dursun” diyor. Ne de olsa Suriye’de “Adamı kazandı”. Hiç de mahkûm değil bu sürece. Sürecin çözüm süreci olarak adlandırılmaması konusundaki hassasiyeti ilk çözüm sürecinde “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışından mütevellit Kürtlere gücendiğinden değil, müdana etmediğinden… Başka bir sebebi daha var, aşağıda izah edeceğim.
2023 seçimleri öncesinde DEM Parti’de yetmez ama evetçi Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’in milletvekili adaylıkları gündeme geldi. Ne alaka, deyip geçmiştim. Sonra bir baktık, 2024 yerel seçimleri öncesi Leyla Zana ve Ahmet Türk durduk yere(!) “Kürt meselesini çözerse Erdoğan çözer” dedi. “Ya hu şimdi konumuz bu mu?” dedik çoğumuz.
Şu anki sürecin taşları 2023 seçimleri öncesi döşenmeye başlamış demek ki!! Hani AKP mitinginde ve sosyal medyada Kılıçdaroğlu’nun yapay zekâyla kurgulanmış Kandil videoları servis edilirken. Noktaları birleştirince kafamdaki ampul yanmış ve “Abooww, bi dakkaa!!”........
© Medyascope
