menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğan Göçmen yazdı | Res publica: Felaketten önceki son çıkış

16 3
05.10.2025

Res publica. Kamusal mesele veya kamunun meselesi. Cumhuriyet anlamına gelen “republik” sözcüğünün kökeninde bu iki Latince sözcük vardır. Kamunun meselesi. İki yıl önce yüzüncü doğum yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyetimizin kökeninde de bu iki sözcükte dile gelen devlet modelinden hareketle modernlerin geliştirdiği cumhuriyet fikri vardır. Modernler buna “halkın meselesi” demiştir. Bu nedenle Cumhuriyetimizin en önemli ilkesi, cumhuriyet fikrinin olmazsa olmazı “halkçılıktır”.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta, konferanslarında, konuşmalarında, yerli ve yerli olmayan basına verdiği mülakatlarda, yazılarında sürekli ve en çok vurguladığı ilke budur. Padişahlık rejiminde her şey keyfi bir şekilde bir kişinin ihtiraslarına göre belirlenmektedir. Ama bir kişinin bu keyfi belirlemesi tüm halkın kaderini ilgilendirmektedir. Bu nedenle kurulan Cumhuriyet buna son vermeli; halk bundan böyle kendi kaderini kendisi belirlemelidir.

Ne diyordu Atatürk mealen Nutuk’ta? Halkın iktidarı Osmanlı hanedanlığı tarafından gasp edilmiştir. Ama halk artık uyanmıştır. Kendisinin olanı almıştır ve bunu bir daha kimseye vermeyecektir. Cumhuriyeti kuran modern toplumlar, padişahların, çarların ve kralların “devlet, benim” talebinin karşısına “halk, benim; iktidar benim!” buyruğunu koymuştur.

Romalı devlet adamı, retorikçi ve felsefe tarihçisi Cicero’nun Türkçeye Devlet olarak çevrilen eserinin Latince orijinal adı “Res publica”dır. Bize bu fikir öncelikli olarak Fransız filozof Jean-Jacques Rousseau üzerinden gelmiştir. Halkçılık, Anadolu halk bilgeliğinin en temel kurucu öğesidir.

Bu nedenle Yunus Emre’nin saygı çağrısı, padişahlara, çarlara, krallara, saraylara, köşklere vs., hatta mala ve mülke saygıya çağrı değildir. Yunus Emre, 72 millete, yani modern tabir ile insanlığı oluşturan tüm halklara saygıya çağrıdır. Eş deyişle Yunus’un 72 millete saygıya çağırısı, özsaygıya, insanın kendisine çağrıdan başkası değildir.

Ama Mustafa Kemal ve Cumhuriyetimizi kuranlar, başlarda Rousseau’nun halkçılık fikrini dahi yeterince halkçı bulmazlar. Mustafa Kemal bunu… Bu nedenle Cumhuriyetin ilk yıllarında “meclis hükümeti” denemesi yapılır.

Fakat ne yazık ki bu denemeden Batılı devlet yetkililerinin ve diplomatların baskısıyla vazgeçilir. Böylece bizde de, Karl Marx’ın modern devlet biçimini tanımlarken kullandığı “temsili devlet”, yani klasik Alman filozofu Kant’ın........

© Medyascope