menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cevat Düşün yazdı: Devlet Bahçeli’nin kakistokrasi rejimine karşı devrimci ve cesur mücadelesi 

36 1
21.11.2025

Kakistokrasi, en liyakatsiz, en ehliyetsiz, ahlaken en zayıf kişilerin yönettiği rejim demektir.

Yunanca kakistos (en kötü) kratos (yönetim) kelimelerinden gelir. Yani ülkenin en kötülerin, en yetersizlerin eline kaldığı yönetim biçimi anlamına gelir. Siyaset çoğu zaman kelimelerin gölgesinde dolaşır; ama milleti asıl değiştiren, görünmez olanın sessiz gücüdür— kalbin kendine mahsus doğruluğu, vicdanın zamanla ağırlaşmış bilgeliği. Devlet Bahçeli bugün, siyasetin gürültüsünden çok bu içsel ahlaki sesini duyurmuştur. Bu, yalnızca bir tavır değil; barışa doğru aralanmış bir kapı, milletin yorgun kalbine uzatılmış bir sükûnet ve toplusal huzur çağrısı ve girişimidir.

Bazı davranışlar vardır ki tarihin sonucuna değil, ruhun asaletine yazılır. Bahçeli’nin son bir yılda sürdürdüğü ezber bozucu çaba, birlik ısrarı, kakistokrasinin karanlığına karşı direnen o sessiz cesaret, şimdiden kalplerde bir nişane, geleceğin hafızasında ahlaki bir işaret hâline gelmiştir. Ve insanlık kadim bir hakikati hep tekrarlar: Gerçek erdem, bazen büyük zaferlerde değil; sessizce, doğru anda barışın kapısını aralayabilme cesaretli eyleminde gizlidir. Siyasetin bazen kimi anları vardır ki, yalnızca bir açıklama olarak kalmaz; bir ülkenin vicdanına, tarihine ve geleceğine yazılan moral bir büyük maddi ve manevi kalkınma oluşturacak paradigmaya dönüşür. Devlet Bahçeli’nin yıllardır kakistokrasinin — yani devletin, liyakatsizliğin, ihtirasın ve kirli hesapların eline düşmesine — karşı yürüttüğü mücadele ile Meclis’te sarf ettiği şu sözler:

“Gerekirse üç arkadaşımı alır, İmralı’ya giderim.”

Bu sözler sadece bir siyasi tavır değil; devletin onurunu, toplumun huzurunu ve barışın ihtimalini koruma iradesinin kararlı ve yüksek sesle dışavurumudur.

Kakistokrasi bir yönetim arızası değildir; devletin damarlarına sızan, toplumu kendi kötülüğüne alıştıran, ahlaksızlığı normalleştiren yoz bir akıldır.

Bu kirli düzen;

liyakati küçültür,

adaleti zayıflatır,

erdemle alay eder,

yurdu yavaşça içten çürütür.

Bahçeli’nin kakistokrasiye karşı mücadelesi tam da burada özel anlam bulur: Devletin vicdanını kirli ellerden temizlemek, yönetimi yeniden ahlakın, düzenin ve hakkaniyetin yuvasına dönüştürmek. Bu duruş, siyasal rekabetin değil, ülkenin ruhuna duyulan saygının bir ifadesidir.

Kürt meselesi, etnik bir kimlik tartışmasından çok daha ötedir; aynı vatanı paylaşma iradesinin ve kardeşliğin tarihsel........

© Medyascope