Cevat Düşün yazdı | Bir takımdan fazlası: Amedspor |
Amedspor bugün Türkiye 1. Ligi’nde mücadele ediyor; fakat sahaya yalnızca bir futbol takımı olarak çıkmıyor. Her maçta bir şehrin yükünü, bir halkın tarihsel hafızasını ve uzun yıllardır bastırılmaya, ötelenmeye, kriminalize edilmeye çalışılan bir kimliğin inadını taşıyor. Amedspor’un mücadelesi bu yüzden diğerlerinin mücadelesiyle kıyaslanamaz; çünkü sahada top değil, tarih dönüyor. Ve o tarih, bazen tek bir pasın içine bile bir halkın kırgınlığını gizleyebiliyor. Dün oynanan Ümraniyespor–Amedspor maçında tribünlere asılan 16 Türkî devlet bayrağı ve çalınan mehter marşları bunun en çıplak göstergesiydi. Bir futbol maçına değil, bir kimlik kuşatmasına hazırlanmış gibiydiler. O bayraklar bir dekor değildi; Amed’e “Sen makbul değilsin” demenin sembolik bir yöntemi, adeta mehter marşlarıyla törensel bir linciydi. Sanki iki takım değil, 16 Türk devleti bir olmuş tek bir takım hâline getirilmiş ve karşılarına bir “düşman” ülke takımı çıkıyormuş izlenimi yaratılmak istenmişti. Sanki sahaya 11 futbolcudan ziyade, bir halkın kolektif hafızası ve varlığı cezalandırılmak üzere ritüeller sergileniyordu. Ama her barikatın bir hesabı, her sembolik duvarın bir çatlak anı vardır. O an, dün Amedspor’un 4–3’lük galibiyetiyle bütün kötücül çabalar boşa düşürüldü. O skor yalnızca üç puan değildi; bir ezberi bir kez daha bozan ve önyargıların duvarını yıkan, nefret ritüelini boşa çıkaran bir zaferdi. Dün yaşananlar ne ilkti ne de tesadüf .Maalesef yıllardır Amedspor’a karşı süren bir düzenin örgütlü lincin devamıydı. Muhtemelen benzer hadiselere şahit olmaya devam edeceğiz. Ama temennim dün yaşanan hadisenin son vuku olmasıdır. Amedspor’un maruz kaldığı sistematik baskının geçmişi, Ümraniye’de çalınan mehter marşları ve asılan 16 bayrakla başlamadı. Yıllar öncesinin deplasman yasaklarının, linç girişimlerinin ve hakaret dolu tezahüratların devamı niteliğinde yeni bir şiddet ayiniydi.
Geçtiğimiz yıllarda Ankaragücü deplasmanında yaşananlar sıradan bir maç değil, bir linç atmosferiydi. Amedspor futbolcularının üzerine yabancı maddeler yağdırılmış, hakaretler havayı kesmiş, sahaya çıkmak adeta “hayatta kalma” hâline dönüşmüştü. Rakip tribünlerin dili futbol dili değildi; bir nefret eylemiydi: “Vurun, gönderin, bitirin.” Sanki bir maç değil, bir infaz töreniydi. Bursaspor maçında ise daha vahim sahneler yaşandı. Tarihe kara bir leke gibi kazınan o olay…
Sahaya ısınmaya çıkan Amedspor oyuncularına saldıran taraftar grupları, tribünlerde kilometrelerce uzayan ırkçı pankartlar, “barışı değil ölümü çağıran” sloganlar…Bir futbol maçından çok, bir nefret seremonisiydi. Bütün bunlar olurken kimse “Yeter” demedi. Amedspor o gün yalnız bırakıldı. Örgütlü ve bilinçli şekilde hedef gösterildi. Amedspor’un en karanlık deplasman sahnelerinden biri de, o gün Bursa’da yaşandı. Futbolun bir oyundan çıkıp bir nefret savaşına dönüştüğü,........