Cevat Düşün yazdı: Arzu ekonomisi ve nesne iktidarı |
Modern kapitalist dünyanın görünmez ürünü, insanın binlerce yıllık duygu birikiminin tam merkezine, yani arzuya nüfuz eden bir ekonomi-politik inşa etmektir. Bugün içinde yaşadığımız düzen, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar yoğun bir nesne evreni yaratmış; insanı hem bu nesnelerin üreticisi hem de onların büyüsel gücüne boyun eğmiş birer tüketicisine dönüştürmüştür. Çelişkilerle örülü modern zamanda nesneler çoğaldıkça insan eksilmekte, sahip oldukça yoksullaşmakta, görünür oldukça kendi ontolojisine körleşmektedir.
Arzu fenomeni artık bireysel bir eğilim değil, toplumsal ve siyasal alanı belirleyen iktidar ve iktisadi sermayedir. Nesneler yalnızca kullanılmamakta; kimlik, aidiyet, statü, sıfat ve varoluşun kendisi hâline getirilerek insanın psişesi üzerinde normatif ve otoriter bir hâkimiyet kurmaktadır. Kapitalist modernitenin yükselişiyle birlikte haz, statü ve narsisizm yalnızca kişisel eğilimler olmaktan çıkmış; kültürel ve ekonomik düzenin asli belirleyenleri hâline gelmiştir. Bu yükselişin nerede duracağı, durup durmayacağı veya daha ne kadar yükselebileceği bugün için öngörülemez bir belirsizliktir.
Kapitalizm yalnızca malların dolaşımını değil, arzuların, duyguların ve kimliklerin dolaşımını da organize eder. Modern birey, kendi eksiklik ve yalnızlık duygularının yarattığı içsel boşluklarla, bu boşluğu dolduracağına inandığı nesnelere doğru yönlendirilir. Arzu ekonomik bir güç kazanırken, nesneler siyasal ve kültürel iktidarın yeniden üretildiği temel araçlara dönüşmüştür. Böylece birey, kendi elleriyle ürettiği simgesel ve haz temelli düzenin bağımlı tüketicisi, hatta kimi zaman gönüllü kurbanı olmayı tercih ediyor. Bu bağımlılığın kökleri bugüne ait değildir. Doğduğu dünyaya ontolojik anlam veremediği travmalara kadar dayandırmak mümkün. İnsan, antik dönemlerden bugüne nesneleri yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda büyüsel, aidiyet ve duygusal anlamlarla donatmıştır.........