Cevat Düşün yazdı: Affetmek ve yüzleşmek

Bazı yaralar vardır; üzerinden yıllar geçse de insanın içinden sessizce kanamaya devam eder. Bazı acılar ise yalnız bireyin değil, bir halkın belleğine kazınır; bir neslin diline suskunluk, diğerinin kalbine öfke olarak siner. Bu topraklar, işte böyle suskunluklarla ve içe doğru çökmüş acılarla dolu bir tarih taşır. Fakat tarih bize bir gerçeği yeniden ve yeniden hatırlatır: Acı konuşulmadıkça büyür; hakikat suskun kaldıkça karanlık derinleşir. Bugün Türkiye’de yeniden filizlenen barış umudu, yalnızca siyasi süreçlerin değil, insan ruhunun en derin yerinden yükselen bir çağrıdır. Bu çağrı, hem Kürtlerin hem Türklerin hem de bu coğrafyada yan yana yaşayan herkesin ortak vicdanından doğan bir çağrıdır: Artık birbirimizi duymanın, yaralarımızı görmenin, geçmişle cesur bir yüzleşmenin zamanı. Çünkü hiçbir toplum öfkeyle büyümez, hiçbir gelecek inkâr üzerine kurulamaz. Kırılan her kalp, kaybolan her can, yarım kalan her yaşam bu ülkenin ortak belleğinde yer tutar. Ve bu bellek, ancak hakikatin ışığıyla iyileşmeye başlayabilir. Affetmek, bu yüzden bir unutuş değil; bir halkın kendi kaderine yeniden sahip çıkma iradesidir. Yüzleşmek ise geçmişe dönüp kendine dürüstçe bakmanın ağır ama aynı zamanda en erdemli ve onurlu yoludur.

Bugün bize düşen sorumluluk, birbirimizi suçlamak değil; birbirimizin acısını duymak, birbirimizin hikâyesine yer açmak, acıdan bir duvar değil, bir diyalog köprüsü kurmaktır. Çünkü barış, ne yalnız siyasetin meselesidir ne de yalnız tarihçilerin yazacağı bir hatırattır. Barış, önce kalpte başlar; kalpte filizlenir ve insan insana dokunduğunda büyür ve gelişir. İşte tam da bu yüzden, affetmek ve yüzleşmek bu toprakların geleceğini belirleyecek en derin, en insani, en vicdani iki eylemdir. Affetmek çoğu zaman bir erdemmiş gibi anlatılır; yüzleşmek ise ağır bir yük, bir hesaplaşma… Oysa bu iki kavram birbirinden ayrıldığında insan da toplum da geçmişin tutsağı hâline gelir. Affetmek ile yüzleşmek, hem bireyin hem toplumun kendi yarasını tanımasıdır; yarayı inkâr etmeden ona bir isim vermesidir. Bugünlerde Türkiye’de yeniden yeşeren barış umudu, tam da bu iki kavramın........

© Medyascope