Nerede kalmıştık?..

Bir süredir burada yazı yazma işini aksattığımı biliyorum…

“Binlerce okurumun beni özlemle beklediğini biliyorum” desem yalan olur çünkü böyle bir okur kitlem yok. İşin şakası bir yana benim gibi amatörce yazı yazanlar için zorunluluktan uzak, özgürce ve canı istediği zaman, konu sınırlaması olmadan yazmak en büyük konfor…

Düşünüyorum da her gün bir köşede mutlaka yazmak zorunda olanlar için ne kadar bağlayıcı ve sıkıcı bir durum. Evet sonunda bu işten bir para kazanıyor olmaları durumu açıklasa da canı istemediği zamanlarda bile yazmak zorunda olma düşüncesi hiç hoş değil. Ayrıca bir de bazı düşüncelerinin, fikirlerinin bağlı bulunduğun medya grubu yayın politikasına ters düşme durumu nedeniyle özgürce yazamama konusu var.

Aslında bütün meslekler öyle değil mi? İnsanın sevmediği bir işi hayat boyu yapmak zorunda kalması büyük işkence… Bir zamanlar öğrencilerim mesleğimi sevip sevmediğimle veya niçin bu mesleği seçtiğimle ilgili sorular yönelttiğinde verdiğim tek bir yanıt vardı:

“Çocuklar, ben bu hayatta en çok sevdiğim işi yapıyorum bir de üstüne para veriyorlar. Şimdi siz bilgisayar oyunları oynamayı seviyorsunuz değil mi? Düşünün, hayat boyu oyun oynayıp üstüne bir de para almak istemez misiniz?”

Neyse biz........

© Medya Günlüğü