Güven duygusu ve adalet

Bir toplumda huzur içinde ve bir arada yaşayabilmenin ilk koşulu ve kaynağı güven duygusudur.

Tabii ki buna bağlı olarak yöneticilerin ve kamu hizmeti yapanların da adaletli olması ve yasalara uygun davranması beklenir. Toplumun temelini oluşturan yasalara, kurumlara ve kitleleri yönlendiren kişilere güven duymuyorsanız, onların adil olduğunu düşünmüyorsanız asla huzurlu ve mutlu olamazsınız.

Yasalar kişilere göre farklı uygulanıyorsa, sosyal ve ekonomik anlamda bazıları hak etmeden bir yerlere gelebiliyorsa, devlet size vatanınızda bazen üvey evlat muamelesi yapıyorsa güveniniz sarsılmaz mı?

İşlenen suçlara karşı verilen cezalar eşit ve adil değilse, kamu vicdanında kabul görmüyorsa orada bir sorun var demektir. Baklava çalan çocuklar, kara para aklamak amacıyla organize suç örgütü oluşturanlardan daha fazla ceza alıyorsa, o toplumda adalete karşı güven duygusu zedelenir. Masum ve savunmasız minicik çocuklara karşı işlenen cinayet ve tecavüz gibi suçlara verilen cezalar tüm toplumu rahatsız ediyorsa bu konuda artık bir şeyleri değiştirmek gerekmez mi?

Bizim gibi düşünmeseler bile topluma yön veren, adalet dağıtan, hizmet götüren kişi ve kurumların güvenilirliği her şeyden daha önemlidir. Diyelim çocuğunuz okula başladı. Onu yaşama hazırlayan öğretmeninden ilk olarak ne beklersiniz?

Sınıf içinde adil olmasını, herkese eşit davranmasını ve öğrencileri arasında ayırım yapmadan yaklaşmasını beklemek en doğal hakkınızdır. Adaletine inandığınız bir öğretmen hakkında en küçük bir şüphe duymuyorsanız, ona güveniyorsanız çocuğunuza kızsa bile ona hak verirsiniz. Ama tam tersi durumda öğretmen haklı bile olsa ona kızarsınız.

Geçelim medyaya; yazılı ve görsel basında haberlerin ve........

© Medya Günlüğü