Sivrisinekler kimi daha çok ısırıyor?
Sivrisinekler herkesin başının belası. Birkaç kişinin olduğu bir ortamda bu konu açıldığında “Hemen gelip beni bulurlar” diyen biri mutlaka çıkar, tersine “Beni pek sevmezler” diyen de.
Aynı ortamdayken bile bazıları daha çok ısırılıyor gerçekten. Her 5 insandan biri bu kan emici canavarlar tarafından özellikle seçiliyor. Bu kişilerin sivrisineklerin iştahını neden kabarttığı merak konusu.
Bilimin bu konuda kesin bir yanıtı yoksa da saptanmış bazı gerçekler var. Bu kan emicilerin (özellikle de üreme dönemindeki dişilerinin) bizim kanımıza ihtiyacı var, bu kesin. O nedenle geliştirdikleri çok üstün bir bulma yetenekleri var, bu da kesin. “Bulma” dediğim de hem bizi hem de damarlarımızın yerini bulmaları. Geçerken uğrayıp iş olsun diye ısırmıyorlar, özellikle gelip tam isabetle damarımızdan kanımızı hortumluyorlar. Bunu yapabilmek için damarlarımızın yaydığı ısıyı algıladıkları anlaşılmış durumda. Anlaşılan bütün damarlarımızı anatomi atlası gibi görebiliyorlar.
Biz onlar gibi keskin görüşlü değiliz ama ilham almakta üstümüze yok. Bu keşif sayesinde yapılan ısı haritalandırma (termografi) teknolojisi ile geliştirilen bantlar sayesinde hemşireler de damarlarımızı haritaya bakar gibi görebilir oldular. Doğa her türlü teknolojimizin ilham kaynağı değil mi zaten?
Sivrisinekler bizi hem görerek hem de koklayarak buluyorlar. Niye bazılarımıza dudak bükerken, bazılarımıza aşırı iştahlandıkları yani insanların sivrisinek davetiyesi hakkında bilinenler şunlar:
Kan grubu: “0” kan grubu en sevdikleri. A grubu bunun yarısı kadar hedefken B grubu ikisi arasında bir yerde. İyi de kan grubumuzu öğrenmek için bizim laboratuvara gitmemiz gerekirken o vampirciklerin daha kanımızın tadına bile bakmadan grup tayini yapabilmeleri nasıl mümkün oluyor? Meğerse insanların yüzde 85’nin cildinden salgılanan bazı kimyasallar kan grubunu açık ediyor, onlar da bu kimyasalları kokusundan biliyormuş. Yüzde 15’imizin cildinde ise kan grubu bildirimi yokmuş. Sivrisinekler işte bu yüzde 15’e saldırmaz, kan grubu bilgisini sunanlar arasında da tercih kullanırmış. (Oysa biz kan grubu tayinini zor yoldan yapabiliyoruz çünkü bilimsel olarak koku değerlendirme yöntemleri geliştirmiş değiliz.)
Bu durumda kanınız B hatta A bile olsa yanı başınızda 0 grubu olan ve cildi de grubunu açık eden biri varsa, oooh siz rahatsınız. Zaten genel verici olan 0 grubu kanını sivrilere de sunmakta bir çekince taşımayacak demektir. Ancak hangi gruptan olursanız olun, bunu cilt kimyanızla açık da etmeseniz eğer ortamda yapayalnızsanız, acıkan vampircik neyin tercihini yapsın, mecburen hedefi sizin kan damarınız olacak.
-Karbon Dioksit salınımı: Sivsineklerin “Maksiller palp” diye bir organı var. Bu sayede insan nefesinden çıkan karbondioksitin kokusunu 50 metre (evet elli metre) öteden algılayabiliyorlar. O yüzden kim daha çok karbondioksit çıkarıyorsa ona doğru koşuyorlar. İri yarı bedenler daha çok karbondioksit saldıkları için daha çok hedef oluyor. Çocuklar, hele de minyonsa daha az saldırıya uğruyor, özellikle de yanlarında kocaman birileri varken.
Biz insancıkların karbondioksik saptama yeteneği de yok. Göğüs hastalıkları kliniklerine sivrisinek teknisyenler atasak olur yani.
–İnsan kokusu: Sivrisinekler karbondioksit gibi laktik asit, ürik asit, amonyak ve diğer bazı insan çıktılarının kokusuna da duyarlılar. O yüzden, ağır egzersiz yapmış birinin artmış laktik asidini de, karaciğeri iyi çalışmayıp kanında amonyak seviyesi artanı da, donunda son damla izi olanı da hemencecik buluveriyorlar.
Cilt mikropları: Hepimizin bedeni doğal olarak bakterilerle sıvalı durumda. Ancak hepimizin cildindeki bakteri çorbasının içindeki bakteri cinsleri farklı. Bu sıvağın farklılıkları da sivrisineklerin ne kadar iştahını kabarttığımızla alakalı. İşin ilginci, cilt bakterilerinin çeşidi, (miktarı değil de çeşidi) ne kadar çoksa sivrisineklerin bize duyduğu arzu da o kadar azalıyor. (Bu bilgi de cildini çamaşır suyuna yatıran temizlik hastalarına gitsin.)
Alkol: Bir küçük şişe bira içmek bile sivri saldırısı ihtimalini artırıyor. Bazıları bunun biraya mal edilmesine kuşkuyla bakıyor. Evet, alkol terle de atılıyor ve etanolün kokusu çekici. Ancak alkol aynı zamanda vücut ısını da yükseltiyor, solukla karbon dioksit atılımını da. Bu iki faktör de sivrisinek davetiyesi olduğuna göre belki de alkol doğrudan değil yarattığı bu sonuçlarla etkili oluyordur, diyorlar. Ancak bu değerlendirme sonucu değiştirmiyor; alkollüyken daha çok sivrisinek saldırısına uğruyoruz.
Gebelik: Gebelerin iki kat fazla saldırıya uğramasının nedeni de........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein