Göç eden ihtiyarlar

Sekseninci yaşını çoktan kutlamış epeyce zengin bir Brezilyalı ile tanışmıştım.

Bu adam yoksul bir taksi şoförünün oğluymuş. Babasının yanında taksicilik ve oto tamirciliği öğrenip çalışırken bir yandan da mühendislik okumuş. Mezun olunca bir petrol şirketine girmiş ve çalışkanlığıyla çabucak yükselmiş. Sonra da kendi şirketini kurup büyütmüş.

Ev hanımı olan eşi 3 çocuk doğurmuş. 2 oğlu da mühendis olup babalarıyla beraber çalışmaya başlayınca şirketleri daha da büyüyerek uluslararası olmuş. Brezilya ekonomisi iyice bozulunca şirketlerini de taşıyarak Amerika’ya göçmüşler. Oğullar işi iyice öğrenince baba şirkette danışman gibi bir pozisyonda kalmış. Buna rağmen o yaşında her sabah beşte kalkar köpeği ile yürüyüşünü yapar yedide herkesten önce şirkette olurmuş. Hafta sonları da kendisinin ve çocuklarının bütün tamir ve tadilat işlerini yaparmış. Mühendis olduğu için çocuklarıyla yan yana olan villalarına Amerika’da pek olmayan yağmur toplama, şehir suyunu damıtma, lağım sularını arıtma gibi ortak sistemler kurmuş.

Sorduğumda emekli olmayı aklına bile getirmediğini çünkü evde otursa çok bunalacağını söylemişti. Ancak hem çocukları hem de karısı bastırdı, zorla emekli ettiler adamı. Sonra da Portekiz’e taşındı. Geçenlerde ABD’ye gezmeye geldiklerinde görüştük, göçme kararının nedenini açıkladı. Kendi ailesi İtalyan kökenli olduğu için önce Roma’da bir ev kiralayıp 6 ay yaşamışlar. Sonra da eşinin ailesi Portekiz kökenli olduğu için Lizbon’da ev kiralamışlar. Portekiz’de daha mutlu olduklarını anlayınca da bir ev satın alıp tümden yerleşmişler. “İyi ki Amerika’da kalmadık ya da Brezilya’ya geri dönmedik” diye anlattı keyifle. 65. yılını kutladıkları evliliklerinin sırrını da “hanım ne derse ben evet derim” diye açıkladı. Dil meselesini de sordum. Amerika’ya geldiğimizde ben hemen kursa yazılıp İngilizce öğrenmiştim ama eşim öğrenmeye çalışmadı. Şimdi Portekiz’de dil açısından kendini çok rahat hissediyor. Dil sorunumuz yoksa da kültür çok farklı ama olsun onu da öğreniyoruz, dedi. Sekseninden sonra göçmen olmanın dinamiklerine kafa yormama neden oldu bu çift…

Doğma büyüme Avustralyalı, o da yaşını başını almış ama dar gelirli bir hanımla yapılan bir söyleşi izledim bu hafta. Aslında aktif çalışırken para sıkıntım yoktu, diye anlatıyor. Tek çocukmuş, hiç evlenmemiş. Hep çalışmış, kazandığı ile her istediğini alabilir, her tatilde yurt dışı gezilerine çıkarmış. Ancak emekli maaşı ile bunları yapamayacağı ortadaymış.

“Emeklilikte rahat bir hayat istiyorsam yaşlı evlerinden birine geçmem gerekiyordu. Bunu iyice düşündüm. İstediğim zaman istediğim yere gidemeyeceksem, istediğim içkiyi içemeyeceksem ne anlamı var emekliliğin dedim ve göç etmeye karar verdim. Ailem olmayışı işimi kolaylaştırdı. Çocuklarım torunlarım falan olsaydı belki bu kadar rahat karar vermezdim. Daha ucuza yaşayabileceğim nereye taşınabilirim diye düşünürken yaşım yüzünden ilk önce sağlık sistemlerini inceledim. İspanya’nın listenin tepesinde olduğunu görünce kararımı verdim. Zaten Avrupa istiyordum, gençliğimde gezmeye geldiğimde de en çok........

© Medya Günlüğü